15 TEMMUZ FETÖ Darbe Girişimi olarak adlandırılan olayın yıldönümü bugün.
Millet olarak darbelerden çok çektik.
Yapanlar kendini haklı gördü.
Yapılanlar yıllar boyu ah etti.
Bu tür talihsizliklere bir günde gelinmiyor elbette.
Bakın 1960 İhtilali.
Bakın 12 Eylül 1980.
Ve öncesi yaşananlar…
Biz yaşadık o günleri.
Ve bildiklerimiz var dönemlere dair.
Ama bazı hakikatler tarihin derinliklerinde gizlidir.
Gün gelir tüm karanlıklar aydınlığa kavuşur.
Yani bugün hala bilemediğimiz bazı şeylerin Türkiye Cumhuriyeti tarihi geleceğinde yeniden gündeme geleceğini ve açıklıkla konuşulacağını söylemek istiyorum.
1980 döneminin yargı önüne çıktığına şahit olduk.
Ama o dönemi canlı yaşayan bizler kardeş kavgalarına son veren kararları alanları vicdanımızda mahkum edebildik mi, sizce?
Bence hayır!
Sokakta birbirinin kafasına fütursuzca kurşun sıkan ve toplumun sağ-sol olarak tamamen ayrıştığı günlerin sabahında sokakta askeri gördüğümüzde hangimiz memnun olmadık ki?
O nedenle, adı darbe, kalkışma veya her ne ise olarak anılan talihsiz günlerin ardında yaşananları mutlaka hatırlamak lazım.
Hiçbir şey olduğu yere kendiliğinden gelmez.
FETÖ de aynı!
Bu ülkede şahsına methiyeler düzenlenen bu terör odağının başının mutlaka yargılanması gerekiyor.
Sadece onun mu?
Ona cevaz veren.
Yurt içinde veya yurt dışında dallanıp, budaklanmasına kucak açan herkes de onunla birlikte yargılanmalı.
15 Temmuz, Hain FETÖ kalkışması ise,
Bunun önü, arkası mutlaka araştırılmalı, soruşturulmalı ve sonuçta müsebbipleri mutlaka yargılanmalı.
Allah bu tür günleri umarım bu halka bir daha yaşatmaz.
Darbe diyorsanız 15 Temmuz’a, ‘Evet’ diyorum.
Kalkışma diyorsanız, ona da aklım erer.
Akılımın ermediği tek husus;
Cumhur İttifakı’nın bu darbenin mecliste araştırılmasına neden izin vermediği!