SOSYAL Medya’da izlediğim bir videoyu sizler için deşifre ettim.
Hristiyan bir din adamının, çağdaş bir devlet anlayışını, sevgi ve adalet duygularını günümüz politikacı ve din adamlarının davranışlarının nasıl etkilediğini anlatan sözleridir bunlar.
‘ADAMIN birini almışlar ve cennete götürmüşler’ diye başlıyor.
Bakmış, her taraf çok güzel.
Ve melekler hizmet ediyor, o yerde.
Gelmiş Âdemoğlu, meleğe sormuş;
“Siz burada ne satıyorsunuz?”
‘Biz burada’ demiş melek, Adalet satıyoruz.
Sevgi satıyoruz.
Merhamet satıyoruz.
Ademoğlu heyecanlanmış demiş ki;
‘Bunlardan dünyada azaldı, ben alıp, götürebilir miyim?’
Melek demiş ki;
‘istediğin kadar alabilirsin.’
Ve Ademoğlu demiş, “Bana 500 bin ton adalet, 200 bin ton sevgi, merhamet” diyerek tonlarca siparişler vermiş.
Melek demiş ki ‘Bekle!’
Melek uzaklaşınca demiş ki, ‘Heyecanlandım birden. Bunların dünyada eksikliğini görünce tonlarca sipariş verdim ama ben bunları dünyaya nasıl götüreceğim?’
Bunları düşünürken, kaygılanırken melek eskiden dedelerimizin kullandığı para kesesi vardı, küçücük. Bozuk paralarını koyarlardı. Getirip onu tezgâhın üzerine bırakıyor ve diyor ki;
‘Buyur siparişlerini...’
Adam şaşırıyor bir meleğe, bir torbaya bakıyor;
‘İyi ama diyor ben tonlarca sevgi, tonlarca merhamet, tonlarca adalet sipariş verdim. Sen ise bana küçücük bir torba getirip, koyuyorsun.’
Melek gülüyor, diyor ki;
‘Biz senin istediklerinin tohumlarını burada satıyoruz. Sen onları yüreğine ekersen orda tonlarca olur.’
Politikacılar meydanlarda, meclislerde çok güzel şeyler söylüyorlar.
Din adamları camilerde, kiliselerde çok güzel şeyler söylüyorlar.
Hala dünya güzelleşmemişse böyle din adamlarını, böyle politikacıları uzaklaştırmamız lazımdır.
Görevini yapan, verimli olan ve dünyayı güzelleştiren insanlara ve yüreklere ihtiyaç var.
Ama sağlam zihinli insanlara ihtiyaç var ama sağlam zihinlilik yetmez sadece.
Sevgi dolu bir yürekte onunla beraber olmalı, yoksa zalimlik olur.
Yapayı uygulayacak bir kişi eğer seven bir yüreğe sahip değilse, adaletsiz olur.
Bu yüzden sizlerle bu akşam bu onuru paylaşırken yüreğimdeki bu dertleri de paylaşmak istedim.
Çünkü diyor ki, İncil’de;
GÖRDÜĞÜ insan kardeşini sevmeyen, GÖRMEDİĞİ Allah’ı sevemez.
Allah’a giden yol, camiden, kilisenin içinden, namazdan, oruçtan geçmiyor.
Başka bir insanın yüreğinden geçiyor.
Onun acılarına ortak olmak, onun gözyaşlarını silmekten geçiyor.
Bunu yapamıyorsam benim din adamlığım, inancım, tanrıya olan inancım hepsi boştur’ diyor.
Yanlış mı diyor ve kimlere diyor, dersiniz?