HAYAT pahalılığı malum.
Şikayet etmeyenimiz yok.
Geçmiş günleri yakalamamız mümkün değil de bugünü bile çıkartmanın hesabını yapıyor herkes.
Hal böyle olunca vatandaş kendisi dışında refah ve zenginlik içinde yaşayanların peşine düşüyor.
Herkes hakkı kadar kazanmalı.
Millet açlık, sefalet içindeyken vatandaşın gözünün içine baka baka abartıya kaçmamalı diye düşünüyor.
Bu kesimlerden bir tanesi milletvekilleri.
Mecliste artık hiçbir esprileri kalmayan vekillerin kendilerine yönelik menfaat kararlarını almakta mahir olduğunu biliyor halkımız.
Kıyak emeklilik…
Çifte maaşlar…
Bayram ikramiyeleri…
Maaş zamlarındaki keyfiyet…
Bunları görüp, duyunca halkın isyan duygularına kapılmaması mümkün değil haliyle.
Düşünün Samsun’da bir ekmeği 1 lira 25 kuruşa alan vatandaş vekilinin meclis lokantasında beş çeşit yemeği 5 liraya, 6 liraya yemesini sindiremiyor demeyelim de çok hakkaniyetli bulamıyor.
Bana sorarsanız bu duruma çok takılmıyorum.
Niye mi?
Keşke bu vatan ve millet menfaatleri uğruna üstlerine düşeni yapabilseler de…
Hak, hukuk, özgürlükler konusunda gerekeni yapabilseler de…
Cumhuriyet’in, demokrasinin yaşatılması ve tartışılmaması hususunda üstlerine düşen sorumluluğu üstlenebilseler de…
Maaşlar 25 bin lira değil 125 bin lira olsa.
Peki, mevzuumuz bu mu bizim?
Değil elbette.
Her gün düzenli spor yapıyorum ve salonda benimle aynı saatte çalışan genç üniversiteli kardeşlerim var.
Birisi de partnerim Şükrü…
Aralarında konuşurken kulak misafiri oldum.
“Yemek fiyatı 2 lira 25 kuruş” diyorlardı.
“Hakikaten mi” dedim, nerede yeniyor bu yemek?
Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeymiş.
Ayrıca bütün üniversite lokantalarında durum aynıymış.
Tabii bir öğrenci ile vekil aynı potaya konmaz ama…
Meclis lokantasında bol kepçe etli patlıcan kebabı yiyebiliyorlar diye eleştirilen vekiller bunu duymasın!
Vallahi de billahi de yanlarına koymazlar!
Öğrenci yemekleri pahalılaşır mı bilemem ama vekillere ucuz yemek için yeni bir bahane gelebilir!