SAMSUN’da yaşamak nedir?
Samsunlu olmak nedir?
Büyükken küçük olmak…
Güçlüyken ezilmek...
Muktedirken anlaşılamamak nedir, bu kentin havasını solumamış biri için bir bilinmez olmaktan öte bir şey değildir.
Uzaktan bakıp Karadeniz bölgesinde bir il…
Bir Büyükşehir...
Denizi, limanı, demiryolu, karayolu bağlantılarıyla bir hinterlant olarak yorumlamak işin kolayıdır.
Kışın nasıl çarpar insanın yüzüne Canik dağlarının yakıcı ayazı…
Yazın nasıl soluk keser rutubetli havası...
Sakin sakin dalgalanırken, nasıl bir fırtına gibi patlayıp, nasıl durulur Karadeniz’in karanlık suları bilmezler.
Sorsam, desem ki 1 milyon 250 bin nüfuslu bu kentte Samsunlu olarak öne çıkan bir siyasetçi yoktur.
Kozmopolit bir il.
Her taraftan göç alıyor.
Samsunlu diye bir kimlik zaten yok, normaldir der, geçerler.
Yılda bir kez 19 Mayıs’ta hatırlanır Samsun...
Bayram biter, ilgi biter.
Artık gazetelerin sadece üçüncü sayfalarında yer alır.
Hırsızlık…
Yaralama…
Cinayet haberleri…
Bilmezler işte.
“Samsun”, der geçerler…
Biz de hasretiz Samsun’un hak ettiği yere gelmesine…
19 Mayıs’ta “Tarihi Yolculuk” denildiğinde 8 milyon bilet kestirmemiz ondandır.
Samsun adının tüm yurtta anılmasına olan hasretimizdendir.
Ama uzaktan bakanlar…
19 Mayıs’ı sadece Bandırma...
Parktaki anıt…
Takvimlerdeki bayram olarak algılayanlar…
ANLAYAMAZLAR…