BİZ, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile büyüyen bir nesiliz.
Bu sürecin her safhasında, o vardı hayatımızda;
Evde…
Okulda…
Çarşıda…
Gez, de…
Hayat adına adı konulacak her yerde.
Kitaplarımızı, defterlerimizi onun resimlerinin olduğu kaplama kağıtları ile kapladık.
Yurttaşlık bilgisi, tarih vs. derslerinde bu ülkeye kazandırdıklarını okuyarak tahsilimiz tamamladık.
Analarımızdan, babalarımızdan…
Ninelerimizden, dedelerimizde ağızdan ağza dolaşan hikayelerini dinleyerek ona olan inanç ve sevgimizi geliştirdik.
Adını hiç tartışmadık, tartıştırmadık.
Devletin her resmi bayramını onu anmak için kutladık.
Hep baş köşedeydi resmi…
Neden orda diye sormak gafletinde bulunmadık.
Bildik ki o bu memleketin Ata’sı…
Bildik ki o bu devletin kurtuluş sembolü…
Bir başka şey daha vardı onu hatırlatan ve yad ettiren.
O, bu ülkenin çimentosuydu.
Bu ülkenin sınırları içerisinde yaşayan her ırktan insanın aynı devlet, aynı bayrak altında yaşamasının mimarıydı.
Kimseler, onu hatırlatan marşları okurken, ‘Niye?’ demedi.
Böylesine bir fütursuzluğu aklına bile getirmedi.
Aksine onu öven konuşmaları dikkatle, tüyleri ürpererek dinledi.
Çünkü onun evlatları bildiler ki;
O, bir başkomutan…
O, bir kurtarıcı…
O, emsalsiz bir devlet adamı...
1938’den bu yana geçen 87 yıla rağmen hala yüreklerde yaşatılıyor olmasının nedeni bu işte.
Biz Türkoğlu Türkler olarak, onun aziz hatırasına ve bize emanet ettiği cumhuriyete her şeye, herkese rağmen sahip çıkacağız.
İşte iki gün sonra Ulu Önder’in bu ulusun çocuklarına ve tüm dünyaya armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayacağız.
Varsın birileri onun adını anmasın…
Varsın birileri onun resmini asmasın, kullanmasın…
Biz yaşadıkça, onu yaşatırız.
İşte ölümünün üzerinden geçen bunca yıla rağmen yüreklerde yaşamasının, yaşatılmasının nedeni bu ülkülerdir.
ATATÜRK için,
Onu anmak,
Onu yaşatmak için kimseye ihtiyacımız yok.
87 yıldır sevgisi dimdik ayakta duran Mavi Gözlü Dev Adam, Türklüğüne, cumhuriyetine sevdalı her yüreğin içinde,
Dün olduğu gibi,
Bugün de yarın da yaşar.
Yeni bir 23 Nisan gelirken, Atatürk’ü ölümsüz kılan ve bazı kafalarda kaşıntı yaratan haslet ve duygu budur işte.