ISRARLA bende vurgulamak istiyorum.
Kovid-19 belası hala tepemizin üzerinde dolaşmakta.
Günlük 42-43 bin civarında yapılan test sayısı sonuçlarında iyileşen hasta sayısı, günlük vaka sayısının üzerinde olmasına rağmen vahametini koruyor.
Çünkü vaka sayısı hep bine yakın olarak çıkıyor.
Yoğun bakım hasta sayısı istikrarını korumakta.
Solunum cihazına bağlı hasta sayısındaki değişimler ise maalesef ölümler neticesinde.
Yani tüm dünya ile birlikte hala risk altındayız.
Bunu artık bir realite ve hayatımızın bir parçası olarak kabul etmeli, uzak durmanın, yakalanmamanın yolunu kurallara azami derecede uyarak bulmalıyız.
“Bana bir şey olmaz” yaklaşımı sadece saflık belirtisi olabilir.
Her gün gerçekleşen ölümlere isim yazdıranları hiç merak ettiniz mi?
Acaba onlarda, “Bana bir şey olmaz”dan mı buraya geldiler.
Hayır efendim, olur!
Herkese bir şeyler olur!
Olmamasının tek yolu var kurallara uymak.
İkazları dinlemek…
Aynı ortamda bulunduğu insanları risk altına sokmamak.
Çarşamba günü bir vesile ile gittiğim SAMGAZ’da, Müşteri Hizmetleri Müdürü Esra Göktepe hanımefendiyi ziyaret ettim.
Sohbet bir yerde pandemiye geliveriyor.
Zira kurum içi bayağı kalabalıktı.
Sordum, “Pandemi sırasında bir müddet yeterince çalışamadık. Şimdi yeni abone olmak isteyenler birikince bu kalabalık oluşuyor” dedi.
Tabii kalabalıkla beraber risk ve disiplinsizlikte.
Bazı vatandaşlarımız güvenlik elamanlarının tüm ikazlarına rağmen maske takmamak için ayak diriyormuş.
Kendisinin ve diğer vatandaşların sağlığını korumak için ikaz eden görevlilerle yüksek seste tartışmalar yaşanıyormuş.
Bu aymazlık nedendir?
Sabahtan akşama kadar maske takarak çalışan insanların sizden ne farkı var?
Ben bu tür kalabalık yerlerde bilinçli vatandaşlarımızın da gerekli ikazları yapmasından yanayım.
Her gün onlarca ikaz yapan bir görevlinin bir an için sesi yükselebilir ve tartışmaların boyutu artabilir.
O nedenle, ikaz kimden gelirse gelsin inatlaşmanın bir faydası yok.
Gereksiz ayak diremenin de…