ÖNCELİKLE 9 Eylül 1922’de Yunan işgalinden kurtulan İzmir’imizin bugünün kutlayarak başlamak istiyorum.
26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz sonucu Yunan orduları denizde dökülmüş, İzmir özgürlüğü ile buluşmuştu.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile kanıyla, canıyla savaşarak bu zafere imza atanları minnetle yâd ediyorum.
Konumuza gelince, bana iletilen bir güvenlik gelişimi ile ilgili.
Tanıdığım bir kardeşim geçen gün telefonla aradı ve Atakum’un bir mahallesinde, sokak ismi de vererek silahlı 3 kişinin akşam bir eve girip, içerideki aileyi tehdit ederek soygun gerçekleştirdiklerini söyledi.
Sanırım böylesi dehşet verici ve tüyler ürpertici bir olayı köşemde kullanacağımı düşünerek bunu yaptı.
Ama ben böyle şeyleri, toplum üzerinde yaratacağı etkileri düşünerek teyit ettirmeden kullanmam.
O nedenle, İl Emniyet Müdürlüğü Özel kalem Müdürü Serkan Çalışkan’ı arayarak konu hakkında bilgileri olup olmadığını sordum.
Kısa bir araştırma yaptıktan sonra bana döndü Sayın Çalışkan ve son 10 gün içerisinde böyle bir olayın kayıtlarda olmadığını belirtti.
Yanlış bir bilgi olabilir.
Abartılı aktarılmış olabilir.
Bir söylenti olduğu akla gelebilir ya da başka bir amaçla bu konu bana iletilmiş olabilir, diye yorumladım.
Ama başka bir konu olması ihtimalini kesinlikle Emniyet yetkililerimizle paylaşacağımı söyleyebilirim.
Bu durum, Atakum’da bazı sorun ve zafiyetlerin olduğu gerçeğinin üzerini örtmüyor tabii.
Özellikle sahilden uzak, güney sırtlarında serpilmiş yerleşim bölgeleri ve kırsal yaşam alışkanları nedeniyle bazı sorumsuz kişilerin asayiş ve güvenliğe aykırı davranışlar içerisinde olduklarını biliyor ve yaşıyoruz.
Burada olayları çeşitlemek ve dillendirmek amacında değilim ama bana iletilen olayı duymanın dahi insanlar üzerinde kuşku ve korku yaratacağını söyleyebilirim.
Her olay emniyetimizin takibindedir elbet ama özellikle sırt bölgelerde cereyan eden olaylara anında intikal etmeleri, konuşlandıkları yer itibariyle mümkün
Bu nedenle, Emniyet Müdürlüğümüzün böyle bir imkanı var mı bilemiyorum ama hızla kalabalıklaşan ve yerleşim bölgesi olarak tercih edilen Alanlı mahallesinin üst kesimlerinde bir Mobil Karakol düşüncesine hayatiyet kazandırmak çok mu lüks olur?
Belki de öyledir ama fısıltı gazeteleriyle halk arasında infial uyandıran haberlerden yöre insanlarının tedirgin olduğu da göz önünde bulundurulmalı diye, düşünüyorum.
Şüphe ve çaresizlik insanı umutsuzluk ve huzursuzluğa sürükler zira!