GEÇMİŞİ konuşmak istemiyorum artık..
Bir şey kazandırmıyor da..
Artık geleceğe bakmanın ve ait olduğumuz topluma mümkünse yeni bir şeyler katmanın zamanı..
Yeniden yazmaya başlamamamızın nedeni de budur..
Çoğul konuşuyorum çünkü kast ettiğim sadece “ben” değilim..
Sevgili kardeşim Hayati Kaynar da bu söyleme dahil..
Geçtiğimiz günlerde baş başa otururken dedi ki;
“Ağbi sen neden yazmıyorsun?.”
Ben de dedim ki;
“Peki, ya sen?”
Hikaye uzun ama “Başlarsak beraber başlarız” dedim ve bugün itibariyle artık beraberiz..
Sizin için düşünmek..
Sizin adınıza konuşmak ve;
Gerçekleri sizinle buluşturmak için..
Zaten birkaç haftadır Radyo Gerçek’te bunu yapıyorum..
Partilerin ilan edilmiş belediye başkan adaylarıyla canlı yayında hizmet düşünce ve projelerini konuşuyorum..
Öyle hazırlanmış metinlerle falan değil..
O an, aklıma Samsun adına ne geliyorsa, o..
“Al takke ver külah” yok yani!..
Adaysan, bu topluma hizmet yoluna çıkmışsan talip olduğun yerin dertlerini, toplum senden ne bekliyor bileceksin..
Canlı yayında öyle, “Ahbap, çavuş ilişkisi” yok..
Ben yaşadığım yeri nasıl biliyorsam, sende bileceksin..
Boş konuşmam..
Konuşturmam da…
Benim olduğum yerde gerçekler konuşulur.
Konuşulamayacak olan nedir, derseniz;
“Domates, biber, patlıcan.”
Konuşan yok mu?..
Var..
Ama kusura bakmayın burası manav değil..
Keyfinize göre gelip gideceğiniz “Köfteci Dükkanı da.!”
Ben geldim..
Gerçekleri okumak istiyorsanız;
“Buyurun, siz de hoş geldiniz.”
Gerçekleri öğrenmek tabiki istiyoruz.takipçiniz olucam.başarilar.