BAKIYORSUNUZ sosyal medyaya;
Akaryakıt istasyonları önünde araç kuyrukları…
Hem de ne zaman?
Tam gece yarısı...
Ne için?
Zamlı zamsız akaryakıt için…
Zamlı zamsız nasıl oluyor demeyin.
Hani bir-iki gün önce yine bir gece yarısı benzine, motorine, oto gaza zam gelmişti ya…
İşte o zamdan sonra 1’er lira daha zam geleceği haberi çıkınca, iki zam arasında depo başına 50 lira daha ödememek için kuyruğa giren araç sahipleri, zamlı aldıkları akaryakıttan sonra depolarını yeni zamdan istifade ettirebilmek için girdiler sıraya…
İşte dün gece yarısından önce alınan akaryakıtın ödenen paradır, ‘Zamlı zamsız!’
1 lira belki cüzi bir azınlık için hiçbir şey ifade etmiyor olabilir.
Ama bir depoda 50-65 lira fark ödeyecek çoğunluk için çok şeydir.
Mesela, benim için de öyle…
Zaten çok zamandır, çok gerekli olmadıkça aracımı kullanmıyorum.
Har vurup harman savurmadım hiçbir zaman…
Sorumsuzca para harcamadım, harcayacak imkana da sahip olmadım.
Yıllarca mühendislik yapmış, iyi kötü tasarruf etmiş ben attığım adıma dikkat ediyorsam…
Üç kuruşa ayın sonunu nasıl getireceğini düşünen ya da hasbelkader araç sahibi olmuş bir vatandaşımızın kara kara düşünmesi kadar doğal bir şey yoktur.
‘Ben bu kuyrukları bilirim’ dedim ya!
Yıllar önce yaşadık bunları…
70’li yılların sonuna doğru da akaryakıt kuyrukları vardı.
Şimdilerde yıkılmış olan, Belediye Evleri’ndeki benzinlikte çok kuyruğa girdik.
Gül-San Sanayi Sitesi inşaatını yaptığımız dönemde, Ünye’deki çimento fabrikasına gidip, çimento alabilmek için oraya gidip gelecek kadar akaryakıt için çok kuyruğa girdim.
Sahibi arkadaşım olduğu içinde her zaman depoya gereği kadar akaryakıt aldım.
Ama bir fark vardı bugünden…
Önemli bir fark!
Kuyruk vardı ama para da vardı.
Peki şimdi?