BAŞLIĞIN ne anlama geldiğini yazacağım merak etmeyin.
Ama önce ülkede yaşanan bir dramdan bahsedelim.
84 milyon vatandaşın yaşadığı bu ülkede, her kişinin aynı yaşam hakkına sahip olmadığını bir görelim.
Ve onları yaşatmak için kimsenin çok hevesli olmadığını da…
Öncelikle şunu söyleyeyim…
Beni yakından tanıyanlar devletçi biri olduğumu bilir.
İktidarda olanların ve benim siyasi misyonları ne olursa olsun, devleti yönetmek için orada olanlara ne kadar saygılı olduğumu da...
84 milyon vatandaşın hayat adına öncelikli bir ülküsü var.
İnsanca yaşayabilmek…
Özlük haklarına sahip olabilmek...
Herkesle eşit görülebilmek ve devlet nimetlerin, hizmetlerinden hakça, önceliksiz istifade edebilmek…
Bunu, bu kabulü savunabilirim ama sağlayacak olan ben değilim elbette…
Devleti, milleti yönetmek için başa gelenlerle, milletçe onları takip etmekle görevlendirilenler muhakkak ki.
Popülizm yapmaya sıra gelince hünerlerini sergilemekten imtina etmeyenler, sıra millet ve onun menfaat ve öncelikleri olunca ortada yoklar.
Ne demek mi istiyorum?
Bakın bütün dünya gibi bizim ülkemizde bir pandemi süreci geçiriyor.
Üstelik farklı bir mutasyon geçirdiğimiz gerçeği de var.
Süreci aşmanın, hafifletmenin tek yolu var; “aşı.”
Bugüne kadar gerçekleştirilen aşı miktarı 4 milyon doz civarında.
Çift doz olarak uygulanması öngörülen aşılar arasında 28 gün var ve bu süre geçmiş durumda.
Yani, ilk aşılarını olanlar şimdi ikinci aşılarını yaptırıyorlar.
Diğer tarafta sıranın ne zaman kendilerine geleceğini merak ederek mikroptan korunmaya çalışan büyük bir çoğunluk var.
Benim bu konuda en çok ilgimi çeken ve üzüldüğüm nokta bu ülkeyi yönetenlerin ve yönetmeye talip olanların sırasının ne zaman geleceğini bilemeyen vatandaş için doyurucu bir fikir beyan etmekten imtina etmeleri.
Bakın televizyon ekranlarında Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve ana muhalefet partisi liderinin, ikinci aşıyı yaptırdıklarını gördük.
Onlar gibi diğer siyasilerin ve etkin görevde olanlarında aşılandıkları bir gerçek.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Günde bir buçuk milyon aşı yapmak kapasitemiz var ama…” diye konuşurken, buruklaşırken…
Biri çıkıp da “Arkadaş, ben vatandaşım daha ilk aşıyı olmamışken ikinci aşıyı, hatta ilkini bile yaptırmam!” diyemedi.
Şimdi vatandaş çıkıp da “Onların yaşama hakkı var da, bizim yok mu? Onlar insan da, biz değil miyiz?” diye sorsa…
Haksız mı?