İLK köpeğimi henüz ilkokul talebesiyken hastalanarak altı ay battaniyelere sarılarak geçirdiğim o kötü günlerde rahmetli babam kucağıma bırakmıştı.
Adı Rita idi ve yıllarca evimizin neşesi olmuştu..
56’lardaki bahçeli evimizde daha sonraki yıllarda çeşitli cinslerde köpek bakmıştık.
O alışkanlık ben erişkin olduktan sonra da devam etti.
Benim hayvan sevgi çocuklarıma geçti.
Öylesine bir sevgiydi ki,
Ömrü 12-13 yıl olan terrier cinsi köpeğimiz çocuklarımın sevgisiyle 17 yıl ailemizle beraber yaşadı..
Deniz kenarındaki evimde de uzun yıllar kurt köpeğimle beraber yaşadım.
Geçen yıl Alanlı’da yaşadığım evde ömrünü erkenden tamamlayınca artık ben, köpek almam diyordum.
Ama bu kez de oğlumun ve torunlarımın köpek sevgisiyle yeğenimin çiftliğinden yeni bir Alman Kurt Köpeği aldık.
Henüz dört aylık ve bahçemizde bizlerle beraber, sevgiyi de tadarak yaşıyor..
İki yıl önce aynı mahallede bir çoban köpeğinin saldırısına uğramıştım.
Bayağıda hırpalamıştı beni.
Vurulduğum kuduz iğneleri ve uzun tedavi sonrası normal hayatıma geri döndüm.
Bizlerin sevgiyle büyütüp, yaşattığımız köpeklerde bizim sevgimizle beslenip hayatımıza ortak oluyorlar.
Büyüklerimiz boşuna;
‘Hayvan sevgisi olmayan, insan sevgisini de bilmez’ dememişler.
Kolay değil ama bir canlıyı evde beslemek.
Laf olsun diye bu gözünüzün içine bakan canlılar eve sokulmaz ve beslenmez.
Ömürleri boyunca gereken ihtimamı göstereceksiniz onlara.
Öyle, ‘Sıkıldım oynamıyorum’ diyerek tenha bir sokağa terk etmeyeceksiniz.
Yeni sahipsiz köpekler yaratmayacaksınız.
Mevcut sahipsizlere hor gözle bakmayacaksınız.
Onlar sokağa düşmüşse..
İnsan sevgisinden uzak kalarak insanlara yabanileşmiş ve istemeden zarar vermişse;
Bileceksiniz ki;
Onlara bu hale getiren evren en cani varlığı olan insanlar.
Yani bizleriz.
O nedenle Musa Uzunkaya hocamın medeni ülkelerden örnek vererek canlı itlafını haklı gerekçelere dayandırmak doğru değildir.
Çünkü önce biz Avrupalılar ölçeğinde medeni değiliz.
Üzerimizde düşeni yapmıyoruz.
Hal buyken onların canına kast etmeyi de hak etmiyoruz.
Böyle bir hakkımız da yok zaten!