HAYATIN hep zor kısmını yaşadık biz.
Ne kaçmayı düşündük...
Ne bırakmayı…
Ne terk etmeyi…
Mücadele etmeden sırt dönmeyi…
Hayatın akışına teslim olup, suyun akışına gitmeyi…
Asla tercih etmedik.
Ne olurdu böyle yapsaydık?
Kolay insan olurduk önce…
Sonra sorumsuz, düşüncesiz ve herkes gibi sıradan biri…
Oysa biz hep mücadeleyi tercih ettik.
Sustuk belki en zor anlarımızda bile…
İçimizde sakladık tüm çektiklerimizi…
Sineye çektik tüm acıları, sona yaklaştığımız bile bile!
Kendimizi değil, başkalarını, can bildiklerimizi düşündük.
İyi olsunlar…
Mutlu olsunlar…
Rahat yaşasınlar, muhtaç olmasınlar…
Dayanacak, güvenecek bir omuzları olalım istedik.
Oysa bizde bilirdik hayatın yedi rengine kapılıp, keyifle bir hayat sürmeyi.
Günü yaşardık mutlulukların eşliğinde...
Nefes aldığımız anın bir daha geri dönmeyeceğini bilip, günümüzü gün ederdik.
Ağız dolusu kahkahaların yabancısı olmazdık mesela…
Gözyaşlarımızı içimize akıtıp, gizlenmezdik bir köşeye.
Hep sustuysak, konuşmayı bilmediğimizden değildi.
Bağrımızda biriken hüzünle bir gün bu dünyadan göçeceğimizi bilerek kırmadan, dökmeden gidelim diye sustuk.
Hüzünler değil, mutluluklar bırakalım diye sustuk.
Sefalete teslim olmasınlar, güvenecek, dayanacak bir umutları olsun diye sustuk.
Aslında bilir insanoğlu da, bilmezden gelir çoğu zaman;
‘Her şey kırılınca sesi çıkıyor da, insan kırılınca sesi çıkmıyor.’
İşte onun için sustuk.
İstesek hiçbirini yaşamazdık.
Dönerdik sırtımız dertlere, dert verenlere…
Kaçar giderdik de…
Bizi bekleyen yer o kadar yakınken…
Gidecek yer aramak…
Yakışmazdı bize ve içimizde saklı sevgilere...
Hayatı başkaları için yaşamak ve uzaktan sevmek herkesin harcı değildir.
Sevgilerle buluşun yaşadığınız sürece…
Mutlu hafta sonları dileklerimle.