KORONA hayatımıza girdi gireli çok şey değişti hepimiz için.
Normal bir hayat yaşamadığımız bir gerçek.
Bundan sonra belki çok uzun sürelerde normale dönemeyeceğiz.
Kriz her sektörde...
İş yerleri kapandı.
Çalıştırılamayan iş yerleri nedeniyle kazançlar durdu.
O işyerlerinde nasiplenen insanlar haliyle gelirsiz kaldı.
İşsizlik, iş kuyrukları arttı.
Birimiz, ikimiz için değil hepimiz için durum böyle…
Peki, ne yaptık durum bu hali alınca?
Önce bir bocaladık tabii…
Sanki kısa zamanda her şey normale dönecekmiş gibi bir ruh haline büründük.
Sonra baktık ki olmuyor biraz küçüldük.
Harcamalarımızı kıstık.
Lüks olarak gördüğümüz her şeyi birer birer hayatımızdan çıkarmaya başladık.
Gereksiz para harcamayı bir kenara bıraktık yani.
Çünkü görünen oydu ki sarf ettiğimizi yerine koyma imkânımız olmayacaktı.
Sadece ihtiyacımız olanla iktifa etmeye başladık.
Bu, ‘elinde olanla kendi kendine yetme çabası’ olarak gelişti hepimizde.
Kıstıkça kıstık.
Daha da devam edeceğiz belli ki…
Piyangodan falan para çıkmazsa, kolay harcama ve tüketme şansımız olmayacak.
Bütün bu söylediklerimi toplayınca söyleyebileceğim şu;
Gelirimiz artmadı, azaldı.
Yani hiçbir şeye eskisinden fazla para veremeyiz!
Doğru mu?
Duyamadım, doğru mu dediniz?
Doğruysa, dün kepenklerini açan berber ve kuaförlerin tarifelerini arttırmalarına ne diyeceğiz?
Bir tarife yapmışlar, sanki o tarifeye uyacaklar.
Kimse kendi kendini kandırmasın, kapanmadan önce zaten o ücretleri alıyorlardı.
Ben odalarına sesleniyorum.
Takip edin bakalım, kaçı bu tarifeye bağlı kalacak?
Uzun süre kazanamadılar, itirazım yok.
Ama vatandaşın kazanamadığı paraya da talip olmaya hakları yok.
Hepimize yeni birer gelir kapısı açıldı da bizim mi haberimiz yok!