BAŞIMIZA gelmeden, yaşamadan bazı şeyleri fark edemiyoruz.
Ya da, yaşadıkça yeniden hatırlıyoruz..
Acımasız bir hayat bizimkisi..
Ne kederi engelleyebiliyoruz.
Ne taze bir hayatın sonlanmasına karşı gelebiliyoruz.
Bir şeyler oluyor.
Bir sebep hasıl oluyor.
Bir bakıyorsunuz bir genç fidan solup gidiyor.
Bizde, “kader” deyip geçiştiriyoruz…
Her şey sırayla olmalı diyenler sonuna kadar haklı.
Ölümünde bir sırası olmalı.
“Allah’ın işine karışılmaz.Bir bildiği vardır” diyeceksiniz, değil mi?..
Karıştığım yok sadece biraz hakkaniyet istiyorum..
Evlat acısı nedir bilir misiniz?.
Hiç başınıza geldi mi?.
Siz yaşarken bir evladı toprağa teslim etmek ne demektir, biliyor musunuz?..
Hemen yanı başımda cereyan ettiği için biliyor gibiyim..
Haber aldığımda içim acıdı, yandı..
Babasının yerine koydum kendimi.
Bire bir olmaz ama acısını, ruh halini yüreğimde hissettim.
Eşini kaybetmişsin.
Sonra Yaradan kızını almış senden..
Daha acıları küllenmeden şimdide oğlun teslim etmişsin kendi ellerinle toprağa..
Hadi, sen ana ol, baba ol da dayan bakalım!.
Hangi yürek dayanır bana..
Ben dayanamam!..
Hiçbir baba evladı ona gereken ihtimamı göstermese de kıyamaz.
Kendinden önce gitmesine gönlü, vicdanı, aklı rıza gösteremez..
Hani şimdi bizler her gün farklı istek ve taleplerle uyanıyor, kıytırık şeyler yüzünden birbirimizi kırıyor, üzüyoruz ya!..
Yapmayın, üzmeyin!..
Boş bu dünya, boş!..
Böyle bir şeyi yaşasam, ben dayanabilir miyim?
Iıhh, dayanamam!..
Onun için, “Önce ben.”
Üzülseler de, üzülmeseler de, önce ben!..
“Ben gidersem daha mutlu olurlar” derim, katlanırım.
Ama onlara, evlatlarıma dayanamam!..
Hiçbir baba dayanamaz..
Bu boş dünyanın boş nimetlerin hiçbiri, evladın yerini tutmaz..
Demem odur ki, .
Bizim boşluğumuz dolar bir şekil de.
Ama siz, siz olun sizden sonrakilere sahip olun.
Bir ağlayanınız olur en azından..
Olsa da, olmasa da,
Bu dünya boş ta.
Dilerim sizin Pazar’ınız dolu olur.