YOLDA aracımla giderken durdurulmayı sevmeyenlerden biriyim.
Doğrusu yüzüm biraz ekşir.
Bu herhalde herhangi bir suç isnadını kendime yakıştıramadığımdan kaynaklanıyor.
Suç dediysem, öyle yüz kızartıcı cinsten değil tabii ki!
Dün sabah 10.00 gibi Cağaloğlu Bulvarı’na döndüm, yolda iki motorlu trafik polisi uygulama yapıyor.
Beni de durdurdular, yüzümün ekşidiğini hissettim.
“Ehliyetinizi alabilir miyim” dedi genç kardeşim, çıkardım verdim.
“Ne bulacak ki sanki” diye geçiriyorum içimden.
Zaten durdurulmayı sevmiyorum.
“Muayene süreniz geçmiş beyefendi” dedi, memur.
Bende bir kıpırtı, “Benim evrak sürem geçmez. Bitime yakın aracı aldığım galeriden arar, yenilerler” dedim.
“Trafik sigortasından değil, araç muayene raporundan bahsediyorum” deyince, ruhsatın içinden raporu çıkartıp, gösterdim.
En son 2018, 19 Kasım’da yaptırmışım, aracın yaşı itibariyle iki yılda bir yenilemem gerektiği içinde bir ay geçivermiş.
Tabii ben bunun farkında değilim.
Benim biraz burulduğumu fark edince genç kardeşim, “İsterseniz bir kez daha kontrol edeyim” dedi.
Ama değişecek bir şey yok, süre geçmiş ama ben fark etmemişim.
“Şimdi size bu yüzden ceza yazmak mecburiyetindeyim” dedi kibarca.
Bir an önce o utançtan kurtulmak için, “Plakaya yazabilir misiniz?” dedim.
“Araç sizin ve siz kullandığınız için size yazmak zaruri, kusura bakmayın” dedi.
Ehliyetimi ve ruhsatımı aldı ve motoruna doğru gitti.
‘Acaba beni çağırıp, araçtan indirir mi?’ diye huzursuzlanırken, cama yanaşıp hazırladığı evrakı imzalamamı rica etti ve bana başka bir belge uzatıp, “Size bir hafta süre tanıdığımıza dair evraktır. Lütfen bu süre içinde araç muayenenizi yaptırın” dedi.
Böyle bir ihmalden dolayı mahcup olduğumu söylemeliyim ama genç trafik polisi kardeşimizin nazik tutumu ve davranışı mahcubiyetimi biraz azalttı.
Birbirimize karşı kibar ve ince davranışlar içinde olmayı çok yaşayamadığımız bir toplumun bireyleri olduğumuz muhakkak.
Ama böylesine genç, genç oldukları kadar kibar ve nezaketli memurlarımızın olduğunu görmek gerçekten memnuniyet verici.
Bu davranışın uyguladığı cezaya muhatap olunca;
“Böyle cezaya can kurban” derim hem de gülümseyerek…
Not: TÜM ÖĞRETMENLERİMİZİN ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM.