DÜNYADAKİ en büyük güç nedir sorusunun cevabı tektir: Hidrolik.
Suyun gücü yani…
Onun önünde duracak bir engel, bir set yok.
Yüzyıllardır böyle…
Su hayattır ama aynı zamanda bir felaket olabilir.
İşte yıllardır bu gücü küçümseyen insanoğlunun yarattığı tahribat nedeniyle su, bizi cezalandırıyor.
Bakın açın DSİ yetkililerine sorun.
“Bir dere yatağının sağında solunda herhangi bir yapı yapılamayacak mesafe nedir” diye…
Söyleyecekleri ile bugün karşımıza çıkan emsaller dudaklarınızı uçuklatır.
İşte en son Giresun’da meydana gelen felaketteki derenin resimlerini gördünüz mü?
Dere yatağının tam üzerinde tüm eksen boyunca sıralanmış yapılar…
Kim müsaade etti bunlara?
Üç-beş oy için bunca felakete yol açmaya değer miydi?
Şimdi herkes yardım diye bağırıyor.
Ama zamanında bu güzergahta herhangi bir yapı izni verilmese bugün bu durumla karşı karşıya kalır mıydık?
Dün Giresun’u arayıp bir kardeşimle konuştum.
Kentin içinde pek bir şey yok ama Tirebolu gibi, Yağlıdere gibi yerlerde meydana gelen zarar ölçülemez diyor.
Sahi, siz Yağlıdere’yi bilir misiniz?
Eskiden Trabzon yol güzergahındaydı…
Döne döne tırmanır araçlar, yanlış bir harekette de Yağlıdere’nin dibini boylarlardı.
Şimdi resmine baktım Yağlıdere değil, teknoloji harikası(!) bina deresi oluşmuş.
Siz dere yatağıyla bu kadar oynar, dalga geçerseniz suyun gücü sizi affetmez.
Buradan geliyorum Çarşamba-Terme-Salıpazarı üçgenine…
Günlük 100 kg/m2’nin üzerine çıkan yağış miktarı ile sadece Çarşamba’da 23 işyeri ve 38 konutta hasar tespit edilmiş.
Buna da şükür deme hakkımız yok.
Doğa ile dalga geçmeye de…
Eş-dost muhabbetine olmayacak şeylere evet demeye de…