SON derece nazik konular..
Zira din ve onu ilgilendiren konularda biraz yorum yaptığınızda din cellatları hemen silahlarını kuşanıp, ortaya çıkıyor..
Atakum’un toplamında kaç cami, mescit var bilmem.
Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliyorum.
İkametim olan Mimar Sinan Mahallesi’nde her vakit ezanını 4-5 ayrı camiden işitebiliyorum.
Bu durum Cumhuriyet Mahallesi’nde, Adnan Menderes Bulvarı’nda otururken de böyleydi..
Elbette bir Müslüman için namazını Camide kılmak ayrı bir huzur kaynağıdır.
Yine de beş vaktin, beşini de camide kılan kaç kişi vardır bilemiyorum.
Zaten Cuma namazları dışında hiçbir caminin kapasitesini doldurduğunu duymadım.
Ama bizim halkımızda şöyle bir inanış var.
Bir cami yaptırırsan, Cennet’e yakın olursun..
İbadet dinimizin ayrılmaz bir parçası..
Gereklerini yerine getirenler, sevabına da sahip oluyorlar..
Bunun yanında düzgün bir insan olmak.
Dürüst olmak.
Hak yememek.
Çalmamak, çırpmamak..
Ve diğerleri.
Bunları yapmadan sadece cami yaptırarak sevabının yeterli olacağını düşünmek bence sığ ve yanlış bir düşünce.
Yine de bunun açıklamasını bilgili, inanılır din adamlarına bırakıp, cami mevzuna dönelim..
Diriliş Grubu, Atakum’da deniz kenarında cami yapılmasını istemiş.
Sayın başkanda üç ayrı yerde planlama yapıldığını belirtmiş.
Gurubun ifadesine göre, Atakum sahili sadece denize girilmek için değilmiş..
Olabilir..
Zira lokantalar var.
Müzikholler var..
Efendim keyif yerleri var..
Cami de olsun da, yarın birgün;
Caminin karşısında çıplak denize mi girilir?
Caminin olduğu yerde içkili lokanta mı olur?.
Caminin olduğu yerde müzik mi çalınır?.
Caminin olduğu yerde el ele tutuşularak mı gezilir, tartışmaları başlarsa hiç şaşmam.
Lütfen herkes bu tartışmalara şimdiden hazır olsun..