SAMSUN-ÇARŞAMBA’da yapılmakta olan biyokütle enerji santrali ile ilgili ÇED raporu tartışması sürüyor.
Bazı vatandaşların yargıya taşıması sonucu davası görülen rapor gerekli midir, değil midirin sonucunu mahkeme belirleyecek.
Bunun için de mahkeme bilirkişi heyeti tayin etmiş.
Heyeti temsil edenleri okuduğunuzda, o kadar öğretim üyesi ile bir fakülte dahi kurulabilir.
Bu davada bilirkişi heyetlerinin sayısı kaç olur bilemiyorum.
Benim bilirkişilik yaptığım dönemde hakim üç bilirkişi heyetinin verdiği rapora göre karar verirdi.
İki rapor aynıysa, o rapora itibar eder hakim...
Ya da o raporlara hiç takılmadan içindeki bilgilere istinaden kendi hükmünü dava sonucuna yansıtırdı.
Demem odur ki bilirkişi raporları kesin hüküm değildir.
Ancak kanaat belirtir.
Dava hâkimleri de o raporlara uyup uymamakta serbesttir.
Bu dava her yönüyle bir kamu davasıdır.
Hükümler verilir…
İtirazlar yapılır…
İş sonuçta Yargıtay’a kadar uzanır.
Ama bu arada ne olur?
Yarı kararının sonucu beklenir mi?
Bu davanın bir tarafı olan santral yetkilileri kendi işlerine bakıyorlar.
Yani santralin yapımı devam ediyor.
Deneme kontrollerine bile geçmişler.
Hatta yayınladıkları bildiride, Çarşamba halkından yaratacakları rahatsızlık nedeni ile özür bile diliyorlar!
Bir de notları var.
“Kazan temizleme çalışmaları sırasında yüksek bir ses çıkacak ama bu geçici” diyorlar.
Bir başka not ise;
“Yapılan işlemin doğaya ve çevreye zararı bulunmayıp, havaya salınacak olan temiz su buharıdır” aydınlatmasına takıldım biraz.
Bana yabancı gelmedi bu ifade.
Siz hatırlayabildiniz mi?