BUGÜN konu ekonomi ile ilgili olacak.
Zira konu başlığı itibariyle halk katmanlarını tamamını ilgilendiriyor.
‘İyiyiz, refah var’ dendiğinde nasıl hepimizi pay sahibi ilan ediyorlarsa, işler kötü gittiğinde hepimizin bundan etkileneceğinin de biliniyor ve kabul ediliyor olması lazım.
Ekonomide şu ana kadar toplumun tüm kesimlerini rahatlatacak bir gelişmenin olmadığı malum.
Bu anlamda iş dünyasının en etkin kuruluşlarından TÜSİAD’ın bile sızlanmaları olmuş ama büyük tepki çekmişlerdi.
Ama ancak ateşi tutanın elinin yandığı gerçeğini unutmamamız lazım.
Esnaf da öyle.
Ufak dürtü ev desteklerle ayakta kalabileceği düşünülen bu kesim, ticaret hayatının ve ekonominin kötüye gidişatından en çok etkilenen kesim oldu.
Bunu ben söylemiyorum.
Esnafın kendisi söylüyor.
Onları bir arada tutan ve temsil eden birlik başkanı söylüyor.
Buna ilaveten bir de stokçulukla suçlanınca hem üzüldüler, hem de gerçek dışı bu suçlamaya isyan ettiler.
Bakın SESOB Başkanı Hacı Eyüp Güler ne diyor;
‘Benim esnafımın, bir yağı kolilerle alacak ve stok yapacak ne parası var, ne pulu. Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz.’
Süper marketlerin esnaf dalında işler yaptıklarını, bu nedenle de esnafın batma noktasına geldiğini söyleyen Güler;
‘Marketlerin kurulduğu yerler, metrekareleri ve park yerleri önemli. Bizi ezdiler ama biz yine bir şey demiyoruz. Bizim de haklarımız korunmalı’ diye ilave ediyor.
Yani esnafın en büyük derdi ayakta kalmak, kendi işini yapan büyük marketlerle mücadele etmekken; kazanamayan, biriktiremeyen ve kazanamayan esnafın stokçuluk yaptığını düşünmeyi ve iddia etmeyi kabullenmiyor Güler…
Stok yapmak için çok kazanmak…
Kazanmak için iş yapmak…
İş yapmak için dikine durmanın gerektiği bir devirde esnafın hali herhalde ancak bu fıkra ile anlatılabilir.
Temel ile Dursun İstanbul’a giderler.
İlk defa geldikleri bu mega kentte çok merak ettikleri Galata Köprüsü’ne gider balık, ekmek yedikten sonra köprüde gezinirken kalabalık bir grup kendilerine omuz atıp, çatar.
Kalabalık grupla kavgaya tutuşurlar ama işleri zordur.
Bir ara yere düşen Temel’e, Dursun seslenir;
‘Ula Temel at oğa bi bıçak.’
Temel düştüğü yerden zar zor kafasını kaldırıp cevap verir Dursun’a;
‘Ula atacağım, atacağımda, dikine duramayrum!’
Bizim esnafın hali de bu işte!