EZBERE konuşmayı hiç sevmeyenlerdenim.
Konuyu bilmiyorsam ahkam kesmem.
Yorum yapmak istemem.
İşkembe-i Kübra’dan atıp prim talep etmem.
Yıllardır aranızda yaşayan bir kardeşiniz, arkadaşınız, büyüğünüz olarak kent meselelerine müdahil olmaya çalışıyorum.
Alternatifini sunamadığım hiçbir düşünce ve eylemi tartışmaya açıp yanıltıcı sözler söylemem ve yazmam.
Bu kenti geçmişinden bugüne dolu dolu yaşayan ve meselelerine vakıf olan biri olarak konuşmayı ve fikir üretmeyi tercih ederim.
Geçmişten bugüne bu kenti yöneten üst düzey yöneticilerle üst ve düzeyli bir iletişim kurmayı bugüne kadar hep başardım.
Bire bir, yüz yüze görüşerek meseleleri her iki taraftan yorumlamayı tercih ettim.
Kararı alanın, uygulamaya sokanın ne düşündüğünü bilmeden fikir yürütmenin hep güdük kalacağına inananlardanım.
Valisi, milletvekili, belediye başkanı, üst düzey yöneticisi ile karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesinde her meseleyi, her sorunu gerek onların düşünceleriyle gerekse benim vardığım sonuçlarla ilişkilendirip sizlerle paylaşmayı hep ilke edindim.
Bu neye yarıyor?
Önce sizlerle doğru bilgileri paylaşmış oluyorum.
Duyumlarla değil gerçeklerin kendisiyle bilgi vermeye çalışıyorum.
Sayın valilerimizin isimlerini tek tek saymayacağım.
Rahmetli Erdoğan Cebeci ile başlayıp sonrasında görev yapan tüm valilerimizle devam eden bir seviyeli ilişkim var.
Sayın Kemal Vehbi Gül ile başlayıp, rahmetli Muzaffer Önder, Yusuf Ziya Yılmaz 1994’ten itibaren tüm ilçe belediye başkanlarıyla özdeşleşen bir gönül ve ilişki bağım var.
Tabii bir de yüreğimde çok ayrı bir yere koyduğum rahmetli Kenan Şara…
Dilediğim her an ulaşmama olur veren dirayetli ve görev bilinci ile dönemlerini tamamlayan yerel yöneticiler onlar.
Hal böyle olunca kente dair tüm sorun ve meseleleri hep ilk ağızdan dinleyip, yorumlama şansım oldu.
Bakın bugünü sorarsanız, sorunsuz ulaşabildiğim iki yönetici var.
İlki, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nihat Soğuk.
Diğeri, Atakum Belediye Başkanı Teknik Danışmanı Vedat Yılmaz.
Belediye başkanlıkları döneminde de böyle olmuştu.
Bugünkü görev tanımında da öyle.
Birbirimizi dinliyoruz.
Fikirlerimizi paylaşıyoruz.
Doğruları ve yanlışları birlikte tanımlama şansına sahip oluyoruz.
Bende sizinle paylaşırken birinci elden bilgilerle yazılarımı donatıyorum.
Peki ya diğerleri?
Seçim öncesi tavırlarını nedense belki de yoğun gündemleri neticesi paylaşmaktan uzaklar.
Mesele onları görmek değil.
Ama diyalog olmayınca sunum ve paylaşımlar,
Güdük kalıyor!
Eksik oluyor.
Hani bazı meseleleri niye yazmıyor diye düşünüyorsanız nedenini bilin istedim.