TOPLUMSAL meselelerin hallolmamasında en büyük nedenlerden birisi toplumun yaşadığı olaylara duyarsızlığı.
Canı yanmadan, kendisi yaşamadan herhangi bir olayın ilgisini çekmesi mümkün değil bizim vatandaşımızın…
Ne zaman bire bir muhatap oluyor ancak o zaman ilgi alanına giriyor.
Tabii toplum olarak herhangi bir okuma alışkanlığımız da olmadığı için özellikle yerel basında defalarca yer almış konuların yayınlanması ve ilgi alanına girmesi için talepte bulunuyorlar.
Oysa bu kent bizim...
Burada gelişen her olaya, toplum adına eksik bırakılan her türlü proje ve yaptırıma karşı gözü açık ve duyarlı olmamız gerekiyor.
Ancak böyle yaparak uygulama odaklarını zinde ve hazır tutabilir, eylemlerinde teşvik edici bir unsur ve güç haline gelebiliriz.
Ama herkesi böyle nitelemek ve aynı sınıfa koymak mümkün değil.
Mesela Temel Spor Salonu’nun ortaklarından olan kardeşim Bülent Coşkun kamu duyarlılığına sahip aynı zamanda meslektaşım (İnşaat Mühendisi) olan bir kardeşim.
Bir araya geldiğimizde konuşmalarımızın çoğunluğu kent içi gelişmelerle ilgili olur.
Geçtiğimiz hafta perşembe günü de böyle bir konu da benden uyarıcı olmamı rica etti.
Ki bu konu benim sürekli ilgi alanımda olan eğitici bir çalışma programlarının arasındaki ilk tercihlerimden birisi.
“Yaya Geçitleri Kullanımı…”
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından son yayımlanan genelge ile biliyorsunuz yaya geçitlerinde üstünlük hakkı yayalara verildi.
Ama kulaktan dolma bilgilerle uygulanmaya çalışılan kural hala ne yayalar ne de araç sürücüleri tarafından doğru bilinmiyor ve uygulanamıyor!
Kural ilk geçiş hakkının yayalara verilmesini vurguluyor bu doğru ama diyor ki;
-Trafik ışıklarının olmadığı yerlerdeki yaya geçitlerinde ilk geçiş hakkı yayanındır. Araçlar bu geçiş hakkına koşulsuz riayet etmelidir.
-Şayet kavşakta trafik ışıklı cihazları mevcutsa;
Araçlar kavşaktaki yaya geçitlerine yanaşırken süratlerini azaltmalı ve kendilerine kırmızı dahi yanıyor olsa bile yaya geçidini kullanan yayalar var ise onların geçişini beklemeli.
Ama bu;
“Yayalar ışıklı cihazların olduğu yerde kendilerini yola atabilirler.
Araçlar yeşilde geçme hakkını kullanırken yaya geçitlerinden geçebilirler” anlamına gelmiyor.
İşte Bülent kardeşimin de şahit olup bana aktardığı olay bununla bire bir örtüşüyor.
Yolda gelirken bir kavşakta bir araç sürücüsü kendisine yeşil yanarken yayalara yol verip zaten dar olan kavşakta arkadan gelen araçların birikmesine neden olmuş.
Niyet iyi ama uygulama yanlış!
SÜRÜCÜLER için bir kez daha tekrar ediyorum;
Işıklı cihazların olmadığı bir yerdeki yaya geçidine yaklaştığınızda bekleyen yayalara mutlaka yol verin çünkü ilk geçiş hakkı onlarındır.
Yaklaştığınız kavşakta ışıklı cihazlar var ise ve size yeşil yanıyor olsa bile hızınızı mutlaka azaltın. Yaya geçidinde yaya varsa geçmesini bekleyin ve öyle devam edin.
Ama size yeşil yanarken geçitte durup arkadan gelen trafiğin yığılmasına neden vermeyin.
YAYALAR için;
-Öncelik ışıksız kavşaklarda geçiş hakkı sizindir kullanın ama yine de ilk duran aracın yanından durmadan geçebilecek araçlar için dikkatli olun.
-Işıklı kavşaklarda size kırmızı yanarken kesinlikle bekleyin.
-Geçiş hakkı sizdeyken trafik olmadığı için karşıya geçiş yapmayı düşündüyseniz lütfen bir an önce karşıya geçiniz ama burada geçiş hakkının sizde değil araçlarda olduğunu biliniz.
Şimdi gelelim yetkili mercilere;
CEZA durdurucu bir etken ama ÇÖZÜM değildir.
İlla da EĞİTİM…
İlla da EĞİTİM…
Hem AİLE İÇİ…
Hem İLKEĞİTİM!