MODERN şehir yapılanmalarında en önemli ayak imar planlarıdır.
En az 100 yıllık planlaması gereken planlar ihtisas sahipleri tarafından planlanır ve bir daha değişmez.
Bu konuya örnek olarak uzun zaman önce yazdığım bir yazıyı hatırlatarak başlamak istiyorum.
Büyükşehir Belediyesi meclis üyelerinden biri, bir sohbet sırasında anlatmıştı.
Samsun’dan bir meclis heyeti İskandinav ülkelerinden birinin başkent belediyesine misafir olurlar.
Belediyede o gün, bir meclis toplantısı vardır.
Bizimkilerde misafir koltuklarında yerlerini alır ve oturumu izlerler.
Gündemdeki konular tartılır ve oturum sona erer.
Bizimkilerde belediye başkanının makam odasında başkana konuk olurlar.
Belediye Başkanı; ‘Sizlerden özür diliyorum. Bugünkü oturumda hoş olmayan şeyler oldu’ deyince, bizimkiler şaşırır ve birbirlerinin yüzüne bakarlar.
Olan, toplantıda bir konunun biraz yüksek sesle tartışılmasıdır.
Onlar için yüksek sesle konuşulması olağan dışıdır ama sandalyelerin uçtuğu, milletin birbirini gırtlakladığı sahnelere alışık olan heyet üyelerinin bunu fark edememeleri normaldir.
O an, bizim meclis üyelerinden biri başkana bir soru yöneltir;
‘Başkan siz imar tadilatlarını nasıl yapıyorsunuz?’
Bu sefer şaşırma sırası belediye başkanındadır!
‘O ne demek?’ der ve masasının gözünden el büyüklüğünde bir kitap çıkartır ve;
‘Bizim imar planımız burada yazılıdır. 100 yıldır herhangi bir değişiklik söz konusu olmamıştır’ der.
İşte imar planlarının 100 yıllık planlanması gereklidir derken bunu kast ediyorum.
Aslında Samsun’unda ilk imar planlarının 1915 yılında Fransızlar tarafından yapıldığını biliyoruz.
Denizde güneye doğru teraslama sistemi ile planlanan bina yapılanmaları ile deniz rüzgarının kuzeyden güneye taşınması öngörülmüştür.
Ama bizim çok bilir bir belediye başkanı tarafından doğu-batı istikametinde adeta sur duvarlarına benzeyen bitişik nizam imar değişikliğiyle rüzgar hareketliliğinin önü kesilmiştir.
Hatta bugün meydan olarak anılan Cumhuriyet ve Saathane meydanlarının aslında planlamada yol genişliği olarak tanımlandığı ama zaman içinde bu yol genişliklerinin karşılıklı yapılanma ile daraltıldığı için adı geçen meydanların oluştuğu söylenir.
Yani, imar planları keyfe keder planlamalar değildir.
Bir kentin önündeki 100 yıldaki ihtiyaçlarına göre oluşur.
Herkesin kafasına göre plan yaptığı, halkın yıkılmayacağını bilerek kaçak inşaatlarla donattığı özellikle İlkadım bölgesi şimdilerde geçmişin hatalarının cezasını çekmekte.
Şimdi kentsel dönüşüme sokulacağı tekrar ifade ediliyor.
Ama çok geç.
Hem maliyetler çok pahalı.
Hem de vatandaşa düşecek payı, vatandaş kaldıramayacak acz içinde!