DUYGULARIN yönettiği bir dünyada yaşıyoruz.
Üzüp kahrederken de…
Sevip mutlu ederken de kendimizi koşulsuz teslim ettiğimiz…
Her şey ama her şey duygular.
Onlar olmadan olmaz!
Yaşayamazsınız…
Yaşatamazsınız…
Hele hele sevgiyi.
Duygularımızın en güçlüsü…
Hani o, içinizi sızlatıp yüreğinizi yakan.
Söz dinletemediğiniz…
Hayatınızı, hayata dair her şeyinizi esir alan duyguların reisi, sevgi!
Ancak yitirdiğinizde kıymetini anladığınız.
Oysa sevginin varlık nedeni bizi mutlu kılmak değildir.
‘Benim inancıma göre sevgi, acı çekmelerde, çilelere katlanmalarda ne kadar güçlü olduğumuzu bize göstermek için vardır” diyor, Herman Hesse.
Kaçtığınız şey sevginiz, sevdiğiniz değildir.
Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun.
Güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun.
Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun ama rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun.
İşte bundan korkuyorum!
Çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun…
Ama bak sevgi…
Her zaman kolların açık duruşudur.
Sevgi için kollarınızı kaparsanız kendinizin dışında tutacak bir şey kalmadığını görürsünüz.
Gerçekten sevmek; insanların birbirlerine bakmaları değil, birlikte aynı yöne bakmalarıdır.
Sevgi, karşılıklı verilen mutluluktur.
Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan ve kötülük gördüğünde eksilmeyendir.
Gerçekten sevince karşılık beklemez insan.
Yalnız sevmeyi, onsuz da sevmeyi öğrenir.
Çünkü sevmek, iki defa yaşamaktır.
Hak ettiğiniz sevgileri binlerce defa beraber yaşamanız dileğiyle…
İyi pazarlar…