ÖNCELİKLE en son söyleyeceğimi peşinen söyleyeyim.
Süper Lig’in en iyi kadrolarından birine sahip Fenerbahçe ile kendi sahanızda olsa bile puanları paylaşmak iyidir.
Maçı kopartacak, oyunun skorunu değiştirebilecek çok oyuncuya sahip bir rakiple oynadı Samsunspor…
İki kez geriye düştü.
İkisinde de geriye dönmesini bildi.
Bu maçın sonucunu sanırım merak etmeyen yoktu.
Bir tarafta şampiyonluğu kovalayan Fenerbahçe…
Bir tarafta transfer tahtası kapalı ve kısıtlı kadrosu ile baştan toplayabileceği kadar puan toplayıp, ligde kötü günler yaşamamayı arzulayan Samsunspor.
Tabii bu kırmızı beyazlıların önemli başarılar elde etmesinin önünde engel teşkil etmiyor.
Ama bazı gerçekleri önümüze koyduğumuzda topu topu 14-15 kişilik bir kadro ile kendi içinde rotasyonunu gerçekleştirebilme imkânına sahip Samsunspor…
Nedendir bilmem ama maça çok tedirgin başladı ev sahibi.
İlk 15 dakika neredeyse tüm topları kaybetti.
Buna rağmen oyunun hiçbir dakikasında benimsediği oyun kurgusundan hiç vazgeçmedi.
Sahanın her yerinde yine pres peşindeydi.
Kazandığı tüm toplarla kenarlara inerek rakip ceza sahasına genelde yerden indirdikleri toplarla gol aradılar.
Bunda da başarılı oldular.
Fenerbahçe’ye çok değinmek istemiyorum.
Yaygın basında birçok kalemi ve yorumcusu olan İstanbul takımının oyununu onlar bir hafta boyunca yorumlayacaklardır.
O nedenle biz bize dönelim ve bu takımı ve hocasını ligin bu boyuna değin ortaya koyduğu mücadele için alkışlayalım.
Bugün artık dost, düşman herkes biliyor ki;
Maçın skoru ne olura olsun Samsunspor maçı bırakmaz.
Pazar günü de öyle oldu.
İki kez geri düşmesine rağmen geri dönmesini bildi ve başarılı sayılacak bir sonuçla maçtan ayrıldı.
Tek sorun her hafta söylediğim gibi sarı kartlar…
İlerideki haftalarda kadro yapılanmasında bu kartların büyük zafiyet yaratacağı kesin.
Umarım o haftaları en az kayıpla atlatırlar.
Maçın hakemine dair ise başlangıçta şüphelerim vardı.
Oysa rakip Fener olmasına rağmen tırsmadı ve yürekli düdükler çaldı.