SON günlerde siyasetteki gelişmelere şaşırıyor muyuz?
Hayır!
Gezi…
İş Bankası…
Af, maf derken gündem;
ÇOKLU BARO SiSTEMİ.
Bu ülkede haklarını en iyi savunacak kesim elbette hukukçular olmalı.
Yasaları biliyorlar.
Neyin dönüp, neyin dönmeyeceğinden haberdarlar.
Zira nihayetinde yasaları hazırlayıp kanun teklifi haline getirenlerde onlar.
Böyle bir sistem neden tercih edildi demeyeceğim.
Zira her dönem iktidar yönetimlerinin karşısında ayakta kalmaya çalışan grup, Sivil Toplum Kuruluşları.
Mimarlar, mühendisler, işçi sendikaları, barolar gibi...
Anlaşılan aykırı sesler bu dönem daha çok rahatsız ediyor.
Kim böyle düşünüyor muhasebesini yapmayacağım.
Yöneten, karşısında çoklu engel istemez.
Herkes onun gibi düşünsün, destek versin ister.
“Ama ülke olarak biz ne istiyoruz” o önemli değil mi?
Neden bir Avrupalı ya da gelişmiş bir ülkedeki insanlar kadar özgür olmayalım.
Neden hukukçularımız, yargımız bağımsız olmasın?
Neden insanlar düşündüklerini edep ve hakkaniyet ölçüleri sınırında kalmak kaydıyla serbestçe söyleyemesinler?
Şahsen ben isterim.
Avukatlar da genel itibariyle bunu istiyorlar.
Dayatmacı değil, özgürce kararlarla yönetilmek, hak, hukuk ve adaleti eşit olarak dağıtmaya aracı olmak ve öyle olsun istiyorlar.
Görünen o ki iktidar bunu düşünmek, tartışmak dahi istemiyor.
Hukukçulara akıl vermek benim haddim değil.
Amma…
Samsunumuzun değerli Baro Başkanı…
Sevgili kardeşim Av. Kerami Gürbüz yeni sisteme isyan ettiğini belirterek istifa etmiş.
Ben katılmıyorum.
Mücadele sahadan çekilerek değil, aksine olayın göbeğinde direnerek verilir.
O nedenle Sayın Gürbüz…
Değerli dostum…
Sevgili kardeşim…
Lütfen kararını yeniden gözden geçir.
Ekibini başına geç ve nereye kadar direnebileceksiniz, oraya kadar direnin.
Davranışın şekil itibariyle onurlu görünebilir.
Ama meslektaşlarının direncini kırdığı da söylenebilir…