FOTOĞRAFI görünce hak vermemek mümkün değil.
Bana, “İstanbul’a neden gelmiyorsun” diye sorar bazen arkadaşlarım…
“Trafiği beni ürkütüyor, hatta boğuyor” diye cevap veririm.
Her gidip geri döndüğümde İstanbul’da yaşayanlara acırım.
O ne çiledir Yarabbi!
Ne sabahı belli…
Ne akşamı…
Milletin ömrü yolda geçiyor.
Akşam döndüklerinde sabaha bir şey kalmıyor gibi.
O nedenle Samsun’da yaşamanın bu anlamda konforlu olduğunu düşünürdüm hep…
Düşünürdüm diyorum zira artık bizim de ciddi ciddi düşünecek trafik sorunlarımız oluşuyor.
Tedbirsizlik, zamanında alınmayan önlemler, çarpık imar anlayışı Samsun’u da süratle kaosa itmeye başladı.
Zaman zaman dillendiririm, özellikle pik saatlerde belli noktalarda bir trafik keşmekeşi yaşamaya başladık uzun zamandır.
Raylı Sistem hattında, trenin geçiş önceliğini alması ve İnönü Bulvarındaki kavşakların
yetersizliği nedeniyle sürücüler “Ya sabır” çekiyorlar.
Trafik karmaşasının nedeni ve nasıl giderileceği belli.
Birçok kere yazdım.
Şimdi aynı konuyu yeniden tazelemeyeyim burada.
Zira trafik karmaşası adına yeni bir oğlumuz olmak üzere.
Çok sancılı bir doğum.
Bağıra bağıra geliyor.
Samsun-Sivas Demiryolu hattının şehir içindeki hemzemin geçitlerde yaratacağı izdihamın öncü belirtileri bir müddettir kendisini belli ediyor.
Atatürk Bulvarı, Kılıçdede kavşağında yaşanan yoğunluk öncü deprem gibi…
Birde demiryolunun ocak ayında faaliyete geçtiği zamanı düşünün.
Yandım keten helva!
Yolları, projeleri birbiriyle ilişkilendiremeyenlerin yarattığı güçlüğü Samsun halkı olarak biz yaşayacağız.
“Nüfusumuz 2 milyon bile değil ama yaşadığımız yoğunluk 15 milyona bedel” tespitine katılmamak mümkün değil.
O nedenle, vatandaşın bugünden gösterdiği tepkiye kimse gönül falan koymasın.
Çünkü sonuna kadar, Haklı Tepki!