YAŞADIKLARIMIZ ister istemez hayatımıza yön vermemize neden oluyor..
Yaşadıklarımız derken, hayat içinde var olan duygu ve tavırları kast ediyorum..
Üzüntüler, sevinçler.
Mutluluklar, mutsuzluklar..
Başarılar, başarısızlıklar..
Sevgiler..
Yaşanan, yaşanamayan aşklar.
Erişilen, erişilemeyen menzil ve hedefler..
Hepsine yaklaşımımız, kişiliğimiz ve karakterimize yön ve anlam kazandırıyor diye, düşünüyoruz.....
Bunu söylerken, kendimize hayatın akışı içinde biçtiğimiz rol modeli vurgulamak istiyorum..
Olaylara yaklaşımımız..
Yerli, yersiz tepkilerimiz…
Var olan duygularımızın yüreklerimizi, bedenlerimizi yakarken gerçeklere set koyuşumuz.
İnatçı direnişlerimiz..
Tabiatın kendisi bile bunun aksini söylüyor..
“Su, bir çağlayan, bir sel olmuşsa artık onu engelleyemezsin. Kendine akışına bırakıp, zarar görmeyeceğin yerde ayağa kalkmaya çalışmalısın ” diyor..
Hayata ve kendine direnmenin sonucunun kesin bir mutsuzlukla sonuçlanacağının mutlaka farkında olmalısınız..
Duygularına önem vermeyeceksen, başka neyi önemseyeceksin ki, bu hayatta?
Düşünsene bir önceki nefes kadar hayat!..
Aldın, verdin..
Varsın!..
Aldın, veremedin..
Artık mazisin.
Öyleyse neyin kahrolası direnişi bu?..
Ben, sen, sizler aslında her şeyin farkındayız..
Yaşadığımız bazı şeylerin var ve doğru olduğunu..
Yüreklerimizi yakanın aslında gerçek bir sevgi olduğunu..
Ve ona muhtaç olduğumuzu..
Biliyoruz ama kabul etmiyor ya da, kabul etmek istemiyoruz..
Neden biliyor musunuz?..
Biz gururluyuz ya!.
Kabul edersek gururumuz incinir ya!..
Onun için direnmeliyiz sahte bir güçle..
Sonuç?..
Sonuç,mutsuzluğa giden yoldur..
İşte, “Hayat Tercihleri” başlığını atmamın nedeni budur..
Ya, gururunuzu tercih edip, mutsuz olacaksınız..
Ya da, duygularınıza kulak verip mutluluğu yaşayacaksınız..
Hayat tercihlerinizin sizi her daim mutluluklarla buluşturması dileğiyle..
İyi Pazarlar..N.S