ÜZÜNTÜLERİMİZ var bizim.
Dertlerimiz…
Sevinçlerimiz…
Öfkelerimiz…
Bir de tepkilerimiz…
Farklı farklıyız her birimiz.
Kimimiz öfke denizinde boğulur gibi tepki veririz.
Kimimiz aynı şeye gülüp, geçeriz.
İnsan olmanın doğal sonucudur bu.
Dedim ya;
Farklı farklıyız her birimiz.
Çok şey söylenir bu hususta.
Ayrı ayrı öğütler verilir.
Hemen tepki vermeyin derler mesela.
Yutkunun önce…
Derin bir nefes alın…
Zamana bırakın biraz öfkenizi…
Gülün geçin.
Hatta sırtınız dönün, gidin.
Bırakın bir 24 saat demlensin dertler.
Akıl bali olsun.
Soğuk bir duş yaptırın tepkilerinize.
Öyle ki;
Ne siz pişman olun söylemlerinizden.
Ne de sizi öfkeden bu hale getiren.
Biliyorum zordur bu hayatı paylaşan bizler için.
Ama asıl zor, zora katlanır olmaktır.
Erdemli olmak,
Duygulara hakim olmaktır.
Bakın ne diyor bir bilen;
Hayatta her şeyi yapın ama şu üç şeyi asla yapmayın.
1-Üzgünken karar vermeyin.
2- Mutluyken söz vermeyin.
3-Kızgınken cevap vermeyin.
Unutmayın ki bir misafirsiniz bu dünyada.
Ve yaşadığınız her şey sadece bir hatıra.
Tüm yaşadıklarınızı toplasanız bir Anadolu Türküsünde geçen iki dizedir;
Bu dünya bir penceredir.
Her gelen baktı, geçti.
Bunun üzerine başka ne söylenebilir ki?
Hayat, bir rüyanın ötesinde ne ki?