YILLARCA tahakküm altında yaşayan bir kadın veya erkek fark etmez, özgürlüğün tadını aldıktan sonra kendini ifade ediş tarzıdır;
‘Hayatın şifresini buldum’ demek.
Ataerkil ve erkek egemen bir toplumda yaşadığımız ayrı bir gerçektir.
Herkesin bu egemenliğe boyun eğdiğini söylemek yanlıştır ama çoğunluğa baktığınızda hiçte yadsınamaz.
Oysa hayat, tanrının herkese aklını, fikrini kullanarak yaşaması planlanmış bir süreçtir.
Mutluysanız da mutsuzsanız da bu sizin yaşam sürecindeki kabullerle direkt olarak ilintilidir.
Fırında kaynayan tencereye elinin yanacağını bilerek dokunmayan insan, yıllarca canını sıkan, yakan, kendisine ruhani ve fiziki eziyetlerde bulunan birinden kopmayarak, acının kabulünü bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiş olur.
Her zaman ve sıklıkla söylediğim bir söz var;
‘Başkalarının kabulleriyle yaşadığınız hayat, sizin değildir.’
Hala bu haldeyseniz süratle kabuğunuzdan kurtulmanız gerekiyor.
Aklı olan…
Hayata dair düşünce üreten…
Ayaklarının üzerinde durabilmeyi başaran her insan…
Hayatın akışını, kendi kabulleri üzerinde deneyerek yönlendirmelidir.
Bunu yapmadığınız sürece, üzerinizde tahakküm kurmayı alışkanlık haline getiren diğer insanlar tarafından bir köle düzenine boyun eğmeye devam edeceğinizi bilmeniz gerekir.
Doğar, büyür, gelişir ve ölür insan.
Bu evreleri bir türlü tesis edemediği özgürlüklerden yoksun yaşayarak tüketen birinin kendi hayatını yaşadığından söz edilemez.
Ne zamanki dar kalıplardan, tahakkümlerden, fikri esaretlerden kurtulup, özgürlüğün tadına varırsanız, bilin ki hayatın şifrelerine ulaşmışsınız demektir.
Her beden, fikri hür, vicdanı hür, akli melekelerinde hür ve bağımsız olarak yaşamayı hak eder.
Bunlara ulaşamadığınızda, hayatın şifrelerine de ulaşamamışsınız demektir.
Kendinizce, istediğinizce ve özgür bir hayatı kucaklamanız dileğiyle,
İyi hafta sonları…