İNSAN dostu varlıklar.
Gel, dersin gelir.
Otur, dersin oturur.
Yat, dersin yatar.
Gezme saatini de bilir.
Yeme saatini de…
Siz hiç yemek kabındakini etrafa saçıp, yuvasını ve etrafını kirleten bir hayvan gördünüz mü?
Bilir ki kabına konan her ne ise yemek içindir.
Yer, bitirir ve kabını yalayarak temizler.
Sonrasında o kapta bir şey yenip yenmediğini bile fark edemezsiniz.
Ama kedidir.
Ama köpektir.
Hani adına, “hayvan”deyip geçtiğimiz canlı varlık.
Onlara hayvan demek küçültücüdür.
O nedenle isimleriyle hitap eder, severiz.
Kimi de der ki;
Nihayetinde hayvandır.
Öyle tabir edilir.
Diyelim ki öyledir.
Peki, onlar hayvansa bunlar kimdir?
Hepimizin ortak malı çevreyi, doğayı bu hale getirip, bırakana ne denir?
Bu resmi atan kardeşim altına, “hayvanlarınızı sokağa salmayın”diye yazmış.
Ben bu konuyu yıllarca yazdım, yazıyorum.
Bir toplumda görgü yoksa…
Terbiye yoksa…
Çevre bilincinden yoksunsa…
Sırf konuşuyor, elbise giyiyor diye “sözde insan” sınıfında anılıyorsa…
Yapar kardeşim!
Ama Türk’tür, ama Arap’tır, yapar!
Doğru olanı onları göründüğü gibi değil oldukları gibi anmaktır.
Hani demiş ya resmi yollayan kardeşim;
“Hayvanlarınızı sokağa salmasın”diye…
“Hayvan” demek az gelir.
Bunlar, HAYVANOĞLU HAYVANDIR!