HERKES gibi bende medyadan tanıyorum kendisini…
Meclisin renkli kişiliklerinden biriydi.
Espritüel yaklaşımı…
Konuları yumuşatarak konuşması…
Kendisi gibi düşünsün düşünmesin herkese samimiyetle yaklaşması onu öne çıkartan kimlik tanımlarından birkaçıydı.
Sırrı Süreyya Önder’den bahsediyorum…
Aort yırtılması nedeniyle kaldırıldığı hastanede gördüğü tedavi onu hayata ve sevdiklerine döndürmeye yetmedi.
Kimi güzel mesajlar verip, rahmet diledi ardından…
Kimisi, içindeki öfkeyle kin kustu.
Kimseyi düşüncelerinden dolayı kınamak, yargılamak hakkına sahip değilim.
Herkes bildiği, inandığı gibi konuşmak hakkına sahip.
Ama onu tanıyan, anlayan ve benim de inandığım insanların hakkında çizdikleri biyografiye saygı duyarım.
Bunlardan biri ülkemizin ünü sınırlarımızı aşmış sanatçılarından Zülfü Livaneli…
Dinlediniz mi, rahmetli Sırrı Süreyya Önder hakkında söylediklerini…
“Sırrı Süreyya çok ilginç bir insan.
Bir kere kültür bakımından söyleyelim.
Kültür bakımından ben doğu edebiyatına bu kadar hakim bir insan az gördüm.
Arardık birbirimizi zaman zaman ve şiir dizeleri söylerdik karşılıklı…
Hani Aleksi Zorba’nın bir hikayesi var.
Kralım hemen buraya gel çok değerli, yeşil bir taş buldum beraber bakıp, değerlendirelim.
Bazı insanların değer ölçüleri farklıdır.
Kimileri para için hayatını feda eder.
Ki, çoğunlukla öyledir.
Kimleri başka nedenlerle yaşar hayatı…
Bir de böyle edebiyatla, şiirle yaşayan insanlar vardır.
Sırrı Süreyya Önder Fuzuli, divan okur o güzel şivesiyle…
Bir zararı defetmek ondan kurtulmaktan önce gelir.
Yani önce bir kurtul ondan sonra düşünürüz gibi.
En son Süryanilerin Anadolu’ya ait Hristiyan duasını gönderdim.
“Eyvallah abim” diye cevapladı.
En son ‘Kaplanın sırtında romanımı gönderdim.’
“Zülfü abi merhaba. Gelirken şunu düşündüm. Ben Zülfü abiyi ilk ne zaman dinledim’ diye.
En son 75 veya 76 yılı, fotoğrafçı dükkânında çıraktım.
Onların Almanya’dan gelen katlamalı bir kasetçalarları vardı kabin şeklinde. Açılınca kolonları ortaya çıkardı.
İlk o zaman dinledim. Bir abimizle sohbet edeyim dedim’ diyor..
Hikayeyi sonuna kadar paylaşmak değil niyetim.
Zülfü Livaneli gibi Cumhuriyet’e, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, hakka, adalete, eşitliğe gönül vermiş birinin bir kürt politikacının birleştirici olmaya,
Sevgi ile dolmaya,
Gülmeye, kucaklamaya gönül vermiş olmasını takdir edişini hatırlayın istedim.
Bugünün politikacıları genelde veya yerelde hiç değişmiyor.
Bugün oturdukları koltukların kendilerine yapışıp, kalacağını zannediyorlar.
Vekâleti verenin hissiyatına değil, kendi beklentilerine gönül veriyorlar.
Oysa,
Hayat kısa.
Makamlar geçici.
Başka fikirlere saygı duymak,
Ötekileri sevmek, kucaklamak varken kendinden başkasına prim vermeyi unutanların unuttukları bir şey var.
“Hepimiz öleceğiz.”
Bende, sizde…
Kucaklamayı, sevmeyi unutup öleceksiniz ama…
Sizin gibi düşünmeyenlerin anmayı düşünmediği bir şekilde,
Başka bir dünyanın savunucusu Sırrı Süreyya gibi anılmakta nasip olmayacak size…
Yapayalnız öleceksiniz ve unutulup, gideceksiniz!