İNSAN ve toplum birbirinden ayrılmaz iki öge…
Biri olmadan diğeri olmuyor.
Tabii elbette toplum içinde edindiğimiz yer ve dostlukları ayrı bir köşeye koymak lazım.
Zira kendinizi yalnız hissettiğinizde onlara ihtiyacınız oluyor.
Bir bakıyorsunuz, o dostlardan biri kapınızı çalıyor ve sizi yalnızlığın karamsarlığından kurtarıyor.
Geçen hafta perşembe akşamı böylesi iki dost ile beraberdim.
Ev sahibi Romatem Fizik Tedavi Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi dostum Temel Uzlu, refakatçi diğer dostum ise bizim ihtiyar (Osman Kara) idi.
Sevgili Temel Uzlu o akşam ikimizi de iftar yemeğine davet etti.
Biz iki ihtiyar da o yemeğe seve seve icabet ettik.
Yediğimiz, içtiğimizden elbette bahsetmeyeceğim ama mekanı ve sahibinin dünya görüşünü yansıtan o özel mekanı asla unutamayacağım.
O küçük ama samimi kulübeye girdiğinizde gözünüze ilk çarpan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk resimleri oluyor.
Başka resimlerde var elbet ama rahmetli diş hekimi Mete’nin resmi ve resmin altında yazan veciz söz, mekanın insan üzerindeki etkisini anlatmaya yetiyor.
Böylesine Atatürk, cumhuriyet ve demokrasi kokan ortamda sohbet iyiden iyiye koyulaşırken, o sabah Fox TV’de izlediğim Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkan Adayı Sait Yılmaz’ın, İsmail Küçükkaya’nın ısrarı üzerine bir anlatısını, ortama uygun olduğu için dostlarımla da paylaştım.
Sait Yılmaz diyor ki;
Atatürk’e rahmetli diyorlar.
Bu canımı acıtan ruhumuzu inciten bir durum.
Atatürk milletin adıdır.
Ölen Atatürk değil, Gazi Mustafa Kemal’dir.
Atatürk cumhuriyettir
Ona rahmetli diyemeyiz.
Çünkü bu millet yaşıyor
Cumhuriyet yaşıyor.
Bugün yaşadığımız Türkiye’de, biz de ruhumuzun incindiğini hissediyorsak bir şeyler düzelecek.
Ülkemiz ve milletimiz aydınlık günleri yakalayacak demektir.