SU akıyor, yolunu buluyor.
O nedenle bu ülkede vuku olan ya da yaratılan gündemlerle ilgili çok fazla fikir beyan etmekten kaçınıyorum.
Dün beni gören veya telefonla arayan birçok dostuma da aynı şeyi söyledim.
Çünkü herkes kendi derdini bir kenara bırakmış bazı amirallerin geçen gece yarısı yaptıkları yazılı açıklamaya takılmış.
Türkiye hür bir ülke...
Herkes fikrini beyan edebilir bunda bir beis yok.
Ben toplum hizmeti vermiş ve toplumun önünde sözleri dikkate alınan şahsiyetlerin daha dikkatli olmalarını beklerim.
Her aklınıza gelen ve düşündüğünüz şeyleri uluorta konuşamazsınız.
Üslubunuza da dikkat etmeniz gerek.
Söylediklerinizin içeriğine de…
O nedenle, sayın amirallerin gerek Kanal İstanbul gerekse Montrö Sözleşmesi hakkındaki düşünceleri toplumun bir kesiminde değer bulabilir ama bunu kamuoyuyla paylaştıkları zaman dilimi yanlış.
Neden gece yarısı?
Neden gün içinde uygun bir zamanda bir basın toplantısı değil…
Konu hakkındaki düşüncelerini toplum değerlendirir elbet.
Kayda değer bulur veya bulmaz onu bilemem…
Ama uyguladıkları yöntemle geçmişin demokrasi ile uyuşmayan bazı eylemlerini anımsatmaları ve gereksiz bir tartışma ortamını siyasetçilerin kucağına atmaları yanlış olan…
Yoksa dediğim gibi herkes fikrini beyan edebilir.
Kanal İstanbul’a ben de katılmam.
Montrö Sözleşmesi’nin gereksiz tartışma konusu yapılmasını bende tasvip etmem.
Ama böyle düşünüyorum diye fikirlerimi de gereksiz bir gündemin içinde harcamam.
Bu milletin yoksulluk derdi varken…
İşsizlik almış başını gidiyorken…
Asgari ücretlisi, emeklisi ay sonunu getirmiyorken…
İşçisi, memuru önünü göremezken…
Üretmeyi unutmuş bir toplum olarak tüketimin esaretine düşmüşken konumuz amiraller mi yani?
Bizim ihtiyacımız olan en önemli şey, ekonomik göstergelerini pozitife çevirmiş…
Üreten bir ekonomiye dönüşmüş…
Gayrisafi milli hasıladan fert başına düşen payı arttırabilmiş…
Gün be gün artan dış borçların altında ezilmekten kurtulmuş…
Eğitimine önem vererek kültürlü, birikimli bir nesil yetiştirecek; köylüsünü, çiftçisini köyünde kalmaya ikna edecek şartları geliştirebilmiş…
Hepsinden de önemlisi, halkın tamamını ‘kovid’e karşı aşılayarak sağlığını garanti altına alabilmiş bir ülkeye ihtiyacımız var.
Boş gündemler ne karın doyuruyor.
Ne de geleceği kurtarıyor!