SONUN,sonucun tasdiki anlamına gelir.
Yaptığınız…
Becerebildiğiniz...
Sonuçlandırabildiğiniz bir şeyler varsa sonuna artık imza atma hakkına sahip olabilirsiniz.
İmza dediğim bir çizgi, bir şekil değil.
Öne çıkardığınız şeyin toplum tarafından kabullenilmesi, tamamen sizin fikirlerinizin, üretiminizin eseri ve tescillenmesidir.
Hepimizin bir şekilde katkısı var hayata.
Mesleklerimiz var…
Hobilerimiz var…
Yeteneklerimiz var.
Onları kullanabiliyorsak...
Halkın hizmetine sunabiliyorsak…
Halkta onların bizim tarafımızdan sunulduğunu biliyor, anlıyor.
Bir emek, bir çaba görüyor orada.
Düşünülmüş ve eyleme sokulmuş bir proje görüyor.
Takdir hakkını ona göre kullanıyor.
Yoksa orada isminiz, resminiz varmış çok önemsemiyor.
Son yıllarda bir modadır bu kentte.
Boy boy afişler…
Boy boy resimler…
Sanki onlar olmasa nerede olacağınız, nereye gelip gittiğinizi bilemeyeceksiniz.
Bana bir tür ‘megalomanlık’gibi geliyor.
Kendini sevmek…
Kendini önemsemek gibi…
“Seversiniz, sevmezsiniz. Fazlasını görmez, eksikleri vardır”dersiniz.
Bakın bu kentin kimliğini bulmasında, gelişmesinde, çehresinin değişmesinde en çok ve önemli katkıyı yapmış olan Yusuf Ziya Yılmaz’dır.
Siz onun tek bir resimli tabelasına şahit oldunuz mu?
Yaptıklarının altında sadece ismini yazmıştır.
Sizde yapın, sizde yazın.
‘İmza’dan kastım budur!
Resimlerinize bakıp gerdan kıvırmaya değil;
Yaptıklarınızla,
Başarılarınızla anılmaya bakın…