YÖNETMEK ciddi bir iştir...
Yöneticilik de…
Geçmişten bugüne sergilenen tavır ve yöntemler bu ciddiyetin belirgin işaretleridir.
Olaya göre…
Duruma göre değişmez.
Doğru her zaman bir tanedir.
Eğilip, bükülmez…
Perşembe günü çok önemli bir siyasetçi ile görüştüm.
Geçmişte yaşananlara dair çok şey paylaştı benimle...
Hayrete düştüm.
Ne söyledi diyeceksiniz de, ne yazık ki bazı şeyler konuşanların arasında kalmak mecburiyetinde.
İzinsiz, ulu orta yazmak etik olmuyor.
Size güvenilerek anlatılanları tüm detayı ile paylaşamıyorsunuz.
Anlattıkları ile kişiler hakkında önemli fikirlere sahip oluyorsunuz ve dinledikleriniz sizi inanmak istedikleriniz karşısında mütereddit bir duruma düşürüyor.
Ama çıkardığınız sonuç, kendilerini güvenilir ilan edenlere karşı artık şüphe ile bakmanıza neden oluyor.
Diyor ki büyüğümüz;
“Tilki gibi adamdır. Asla güvenemezsiniz. Ne sözüne, ne yaptıklarına, ne vaat ettiklerine…”
Bana “Kim bu tilki” diye sormayın!
Günü izleyin.
Gündemi izleyin.
Adam kim, tilki kim fark edin.
Geçmişte yüzünde gülücükler saçanların nasıl sırtlarını umursuzca döndüklerini görmeye çalışın.
Dereyi geçene kadar ayı muhabbeti yapanları hatırlayın.
Devri sabık yaratmayı…
Kendinden olmayanı yok etmeyi bilinçli olarak planlayanları…
Bir kenti kendi kimliğinden ve kimliklerinden uzaklaştıranları…
Yeni ve yeniden bir başarısızlığa imza atmaya...
İşte bu tarife uyanları bulmaya çalışın.
Zorlanmayacaksınız eminim.
Dedim ya bir siyasetçi ile konuştum diye…
“Ona düşüncelerine, yaptıklarına asla inanılmaz. Benden sonra geldi ve kendinden öncesini silip, yönetmeye çalıştı. Sonra mosmor oldu gitti” dedi.
‘Kim veya kimler olduğu çok önemli değil desem haklı olarak karnından konuşma, açıkla’ diyeceksiniz biliyorum.
Özür dilerim, şimdilik izninizle zamana bırakıyorum.
Yönettiğini ve yönetici olduğunu düşünen biri işte!
Böylelerine rastladığınızda inanmayacağınızı bilmek bile yeterli.