MEMLEKETİM dedim…
Sevdamı anlatmak istedim.
Öncelikle sevdamı paylaşım beni anlamak asaletini gösteren herkese teşekkür ederim.
Çünkü pazartesi yayımlanan yazım için çok olumlu tepkiler aldım.
Zira o sevdada yalnız değilim.
Herkes aynı şeyi arzuluyor.
Özgür bir ülkede mutlu olmak istiyorlar.
Geleceğe dair kaygıları olmasın istiyorlar.
Bu ülkenin her ferdinin mutlu olmasını arzu ediyorlar.
Bu bir ülkü…
Bu bir bileşke…
Bu ortak bir beklenti.
En üste yönetenden, en altta yaşam mücadelesi verene kadar bu ülkede yaşamak gururunu hissetmek isteyenler.
“MEMLEKETİM” diyerek başladım ya…
Pazartesi akşamı ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım.
İzlediğim görüntüler beni teyit etti.
Aslında bir tesadüf oldu.
Akşam eve geldiğimde televizyonumu açtım, karşıma, TRT çıktı.
Rahmetli Türkiye’nin gururu, Naim Süleymanoğlu’nun hikayesini paylaşıyorlardı.
Bulgaristan adına yarıştığı yıllarda, orada ayakta kalmaya çalışan 2 milyon Türkün neler çektiğini…
Neler hissettiğini…
Çektiklerini…
Acılarını…
Özlemlerini…
Ülkülerini, Melborn’den özgürlüğe kaçış hikayesini anlatan bir belgeseldi.
Hem seyrettim hem ağladım…
Duygularımı tekrar canlandırdım.
Bir zulümden, özgürlüğe…
Mezalimden mutluluğa duyulan özlemi Naim olarak bir kez daha yaşadım.
Benim anlatmak istediğimde buydu işte.
Özgür bir Türkiye.
Geleceğe duyulan bir güven.
Mutlu insanlar.
Ve sevdalarını paylaştıkları topraklar.
İşte benim TÜRKİYEM.
İşte benim özledim mutluluğum.
İşte benim yaşamak istediğim yer.
MEMLEKETİM…
MEMLEKETİMİZ…
İşte anlatmak istediğim SEVDAM!