KENT yaşayanlarını iki gruba ayırabiliriz:
Yönetenler…
Yönetilenler…
Yönetenler de kendi aralarında iki gruptur:
Atananlar…
Seçilenler…
‘Ama ister atanmış olsun, ister seçilmiş ortak gaileleri ne olmalı’ sorusunun cevabı da tek olmalıdır;
Hizmet etmek.
Kime?
İçinde bulunduğu topluma…
Zaten atanmış, o topluma yönetmelikler ve yasalar çerçevesinde hizmet için gelirler.
Seçilmişler de…
Hizmet sözü vererek geldikleri makamlarda, halka hizmet için.
Yani amaç ve sonuç aynıdır;
Halka hizmet.
Peki, hizmet çeşitliliklerini ve şıklarını ne ve kim belirler?
Basit olarak tanımlamak gerekirse halkın ihtiyaçları ve devlet tarafından tanımlanmış hizmet projeleri…
Dolayısıyla hizmet için bekleyen geniş halk kitlesini oluşturan fertlerin, kendilerini yönetmek için tayin edilen ve seçilenlerden hizmet akdini talep etmeleri en doğal haklarıdır.
Bunun için eğilmeye, bükülmeye gerek yoktur.
Çünkü her türlü makam, halk içindir.
Hizmet eden kalır.
Etmeyen layığını bulur.
Hizmet dedimse, öyle parmağının ucuyla tutularak yapılmışlardan bahsetmiyorum.
Vasıflar daha ne kadar yüksek olacaksa…
Hizmet tanımlarına ve kalitesine en çok nasıl yaklaşılacaksa…
Hizmet akdi sürerken, halkın menfaati nasıl daha çok korunacaksa…
Öyle hizmet işte!
O nedenle, halkın herhangi bir kesimine sahip söz sahibi ve hizmet talep eden kısmi yetkilere sahip veya sıradan vasıfsız dahi olsa bir vatandaşın, kendisine yapılan, getirilen hizmetin kalitesini, vasfını sorgulamaya hakkı vardır.
Kabullenemeyeceğiniz bir hizmetin noksanlarını görüp, yutkunmayacaksınız…
Hakkınızı savunup, gereğini isteyeceksiniz…
‘Niye’ demenin bir anlamı var mı?
Karnından konuşmayacaksın!
İstemezsen…
Alamazsın kardeşim!
HAK ETTİĞİNİ alamazsın!