SON yıllarda cumhuriyetimiz döneminde elde edilenlerin bir bir elden çıkartılmasından şikayetçiyiz.
Neler neler bir bir satılıp elden çıkartıldı.
Öyle ki birçoğunun satış değeri bırakın üzerindeki müştemilatı arsa değerine bile yaklaşamıyordu.
Siyaset arenasında çok tartışılmıştı bu konular…
Ama halk arasındaki reel değerlendirmesi farklıydı.
Çünkü kapatılanların tamamı üreten yerlerdi, fabrikalardı.
Ve ekonominin tarım kanadını doğrudan etkiliyordu.
Örneğin, Samsun’da tütün işleme fabrikaları kapatıldı, köylünün en büyük gelir kalemlerinden olan tütün ekimi durdu, sonlandı.
Tütün ekilen verimli toprakları satan köylü kent hayatı yaşamaya başladı.
Ne tarla kaldı!
Ne köylü!
Bir şeker fabrikası satılıp elden çıkınca ne oluyordu?
O fabrikaya şeker pancarı satan çiftçi artık tarlasına bu ürünü ekemiyordu.
Ekse bile elinde kalıyor, satacak yer bulamıyordu.
Yıllarca Çarşamba ahalisine ekmek, iş, aş kapısı olan Çarşamba Şeker Fabrikası’nı bilirsiniz değil mi?
Kaç yıldır atıl, kaç yıldır kaderini bekler durumda, ben unuttum!
Yanından gelip geçerken yüreklerimiz, ‘cızz’ ediyordu.
Tesisi var…
Ekecek toprak var…
Kalifiye elaman var ama kapıda da mühür vardı…
Türkiye’nin ekonomik politikalarını yönlendirenler üretmektense ithalatın yolunu açmayı yeğlemişlerdi nedense!
Sebepleri malum elbette ama konumuz o değil.
AK Parti Samsun Milletvekili Fuat Köktaş’ın girişimleri sonucu özelleştirme kapsamında olan Çarşamba Şeker Fabrikası’nın işletmeye açılması gündeme gelmiş.
Fabrikanın bölgede istihdam ve çiftçi açısından son derece önemli olduğu Köktaş tarafından da vurgulanmış.
Geç de olsa gerçekler fark ediliyormuş demek ki!
İstenince oluyormuş da, denilebilir ama ‘bu kadar zaman neden beklendi’ sorusu akılları tırmalayınca sanki biyokütle enerji santrali konusunda bir hayli suçlanan milletvekilimiz bu girişimle Çarşambalıların gazını biraz da olsun almayı hedeflemiş olabilir.
Geç de olsa, bu amaçla bir girişim bile olsa ben alkışlarım.
Hele hele diğer milletvekilleri hala kış uykusundayken!