SAMSUN denilince aklınıza ne geliyor?
Ben çok sık söylüyorum.
Karadeniz'in en büyük şehri.
Bölgenin ilk büyükşehri…
Biliyorum birilerine kaşıntı yapıyor?
Uyuz da olsalar ben söylemeye, yazmaya devam edeceğim.
Kim ne derse desin, bu kent bölgenin medeni ve beşeri insanlarına rehberlik yapan bir şehir.
Kurtuluş şehri bir defa…
İstiklal Savaşı'nın ilk adımlarını atıldığı kent.
Kasıtlı tartıştırılan Ulu Önder Mustafa kemal Atatürk'ün, kurtuluşa giden yolda ilk adımı attığı yer.
Öyle farazi filan değil…
Geldiği gün belli.
Konakladığı yer belli.
Sivas ve Erzurum kongreleri için yola devam ederken güzergahı belli.
Belli olmayan ise bu kent insanının kurtuluşa, Atatürk'e ve cumhuriyetin gelişimine nasıl ve hangi gözle baktığı…
Yahu nasıl bakacak, 19 Mayıs'ta Samsun'a adım atarak kurtuluş meşalesini yakmadı mı?
Buradan kurtuluş planlarını yaparak, yola devam etmedi mi?
Sonuçta verdiği savaşlarla bu ülkenin bağımsızlığını kazanmadı mı?
Sonrasında cumhuriyeti ilan ederek milletin yolunu, geleceğini aydınlatmadı mı?
Bunu sorduğunuz zaman karşı çıkan var mı?
Yok!
Yok ama demokrasiye ve çok partili döneme geçtikten sonra bu kentin siyasi tercihlerini hiç incelediniz mi?
Sandıklardan çıkan oy oranlarının Atatürk yolunda olduğunu söyleyebilir misiniz?
Bu, bir tartışma konusu değil.
Ben de tartıştırmak için yazmıyorum.
Samsun'un geçmişten bugüne gelen meselelerine,
Elinde bulunup, kaybettiği değerlere kimin, ne kadar sahip çıktığına bakmak gerek.
Nasıl olsa kimsenin sesi çıkmıyor diye, bugüne kadar olan kayıplarına her dönemde nasıl göz yumulduğunu sizlere hatırlatmak için yazıyorum.
O nedenle, bu kente 'İstiklal Madalyası' verilmesi teklifinin parlamentoda reddedilmesini yadırgamıyorum.
Zira yukarıların estirdiği havaya karşı çıkacak yürekler yok bu kentte…
'Sus ve yerini koru' ilkesine sahip çıkmak hepsinin işine geliyor.
Bu arada da İstiklal Madalyası da güme gidiyor!