TÜRK halkı sütten dili yanınca yoğurdu artık üflemek yerine buz katarak yemeye başladı.
Çünkü halk önce cebine bakar.
Sonra boğazından geçene…
Cebi boş!
Karnı aç kalmışsa söylediğiniz her şey; “Laf-ı güzaftır.”
Yıllardır vaatlerle yürüyen bir toplum bireylerinin bugün artık kendisine vaat edilenlere ihtiyatla yanaşmasının nedeni budur.
Yoksa umutlanmak gerçekten en büyük beklentidir.
İşte bugün Tersane ve sanayi umuduna ihtiyatlı yaklaşımın nedeni budur.
2004 yerel seçimlerinde, seçimin en önemli argümanı tersane idi.
Deniz kenti olan Samsun için kabul gören bir proje olarak ön plana çıktı.
15 bin kişinin istihdam edilmesi planlanıştı.
İktidar gücü ile kimsede bu projeden kuşku duymamıştı.
Bazen niyetlerle eylemler birbirini tutmuyor ve tamamlamıyor elbette.
Altyapıda zorlandık...
Teşvik konusuna zorlandık…
Yatırımcı konusunda zorlandık...
Sonrası malum.
Bugün tekrar gündemde tersane…
Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir dillendiriyor yeniden.
2004’e orana istihdam konusunda biraz daha iddialı olarak sunuyor tersaneyi Demir…
Ama iyi biliyorum ki toplum içinde önü ardı irdelenmeden sadece sayılar telaffuz ediliyor.
2004’ün ulaşılamayan hedefi 15 bin istihdam yerine bugün 30 bin rakamına dudak bükülüyor.
Bence biraz daha iyi okumak lazım söylenenleri…
30 bin yeni istihdam anlamına gelmez.
Kent içindeki mevcut sanayi sitelerinin kent dışına taşınma arzusu tersane ve yeni sanayi sitelerini gündeme getirmiştir.
Yeni konumlarında yeniden planlanacak bu yatırımlar içindeki iş yeri sayıları tahmin edilerek iş yeri başına barındırılacak işçi sayısı ile de 30 bin rakamına ulaşılıyor diye düşünüyorum.
Bence de böyle bakmak lazım.
Bir başka yaklaşımla ise, şayet bu proje gerçekleşirse kent içindeki sanayi sitelerinin mezbelelik görüntülerinden kurtulmuş olmak bile başlı başına bir iştir.