İSTİKRAR başarıya giden yolun anahtarıdır.
Sadece bana öyle gelmiyor.
Hayatın gerçekleri de bunu kanıtlıyor.
1977’de Savaş kardeşim kuaförümdü.
Gazi Caddesi’ndeki pasajda ortağı ile bir salon açmışlardı.
Tabii kuaför dükkânında ustalar olunca onlara yardımcı olacak çıraklar da gerek.
Genelde küçük çocuklar…
Ustalar tıraş yaparken pür dikkat izlerler.
Tıraş bitti mi, önlüğü alırlar.
Sonra da koltuğun etrafındaki kesilmiş saçları süpürge ve faraş ile temizler, müşterinin koltuktan kalkmasını beklerler.
Son işlem müşterinin ceketini veya paltosunu tutup, giyinmelerine yardımcı olmaktır.
Günler, aylar, yıllar geçer.
Bu çıraklar önce küçük çocukların alaburus tıraşlarını yapmak üzere makine ile buluşur.
Sonra yavaş yavaş makas tutmayı öğrenir ve nihayetinde ustalaşırlar.
Sıra yoluna gitmeye ve ayrı bir dükkan açmaya gelir ki bugünkü kuaförüm Murat, o dünkü çocuktur.
Salonu temizlemek,
Saçları süpürmek,
Ceket tutmaktan geçen yol onları ustalığa getirir.
Ve artık o sizin kuaförünüz olur.
Kimse de Samsun dışından tıraş etsin diye başka bir usta getirmeye kalkmaz.
Bu bir örnektir; usta çırak ilişkisine…
Benim kentim Samsun’da bir yığın kurum vardır.
O kurumun da genel müdürü, müdürü ve birçok yardımcıları…
Bizde liyakat genelde en sona atıldığından bu unvana sahip kişilerin atamaları siyaset kurumu tarafından yapılır.
Oysa o genel müdür veya müdürler yıllarca yardımcıları ile beraber çalışır.
Mesaileri içerisinde de beceriler, deneyimler paylaşılır.
Gün gelir tepede görev yapanlar bir nedenle görevden ayrılır veya alınır.
Ve yerlerine bu kenti tanımayan ama aynı unvana sahip birileri gelir.
Ben her seferinde o kurumda alt kademede çalışan insanlara haksızlık yapıldığını düşünürüm.
Adam yıllarca genel müdür veya müdür yardımcılığı yapmıştır ama amiri gittiğinde nedense o göreve layık görülmez.
Layık değilse de neden yıllarca yardımcı olarak çalıştırıldığına da akıl, sır ermez.
Berber çırağı yetişir aynı dükkânda usta olur.
Ama kurum yardımcıları bu haktan uzakta tutulur.
1 milyon 300 bin nüfuslu Samsun’da, bu görevlere layık insan bulunamaması…
Bir kent çocuğunun aynı göreve getirilmemesi…
Açık söyleyeyim her seferinde kanıma dokunur.