TÜRKİYE genelinde 15 ili kapsayan sokağa çıkma yasağı uygulaması vardı cumartesi-pazar günleri.
Son olarak mı uygulandı, onu göreceğiz.
Ama gördüğümüz o ki kararın tam olarak kontrol altına alamadığı…
Özellikle pazar günü gözlemledim.
Çeşitli kavşaklarda akşam üzeri polis kontrolleri vardı.
Hatta biraz durup izledim.
Polisimiz bazı konularda gerçekten çok deneyimli.
Yanaşan arabanın içindeki sürücünün tavrından zaten kurala uygun olup olmadığını gözlemleyebiliyor.
Arada kaçıyor mudur?
Olabilir.
Zorunlu dışarı çıkmış olanlar da olabiliyor.
Keyfi çıkıp kuralsızlık yapanlar da…
Zira arabasının içinde yüksek volümle müzik dinleyerek gezmeye çıktığı anlaşılan çok genç gördüm zira.
Tesadüfen uygulamaya yakalanmamış olabilirler ama görünen o ki halk her yaş kesitiyle bu uygulamadan sıkıldı.
Ekonomik nedenlerle 1 Haziran itibariyle gevşetilen tedbirlerin dışında eve mahkum edilen 18 altı, 65 yaş üstü vatandaşlar artık yavaş yavaş isyan noktasına geldiler.
Koruyacağız derken atıl, tembel bedenler yaratıp, insanlarımızın dirençlerini azalttığımız aleni bir gerçek.
Bu denli hareketsiz bedenlerin kronik birçok hastalığı tetikleyeceğini sağlıkçılarda söylüyor.
Bu tedbirlere ben de üç nedenle katılmıyorum.
İlki, kimsenin yaşam özgürlüğü hiçbir nedenle kısıtlanamaz.
İkincisi, eve kapattığınız insanları virüsten koruyoruz diyorsunuz ya…
Bir defa onların çoğu sizden daha sağlıklı ve bilinçli.
Ayrıca neyin iyi, neyin yanlış olduğunun farkında olarak kendilerini korumak anlamında çok daha deneyimli.
Üçüncüsü, onlar evdeyken akşama kadar dışarıda olanların eve virüs taşımayacaklarını kim garanti ediyor?
Şimdi, 65 yaşın üzerindeki Sayın Cumhurbaşkanı ve çoğu yaşlı vekil, görevli, işyeri sahibi maskesiz gezerken evdekileri zavallı, korumasız varlıklar olarak göstermek kimsenin hakkı değil!
Onun için hayatı ve kendilerini sizden daha çok tanıyan 65 yaş üstü vatandaşlarımız için alınacak ve uygulanacak kararı onlara bırakın.
Nasıl olsa bir müddet sonra haklı olarak başlayan isyanlarına sessiz kalamayacaksınız.