“UCUZ ETİN YAHNİSİ YENMEZ!” sözü bilinerek, düşünülerek sarf edilmiş bir söz.
Şahsen herhangi bir alışverişimde yekdiğerlerinden pahada çok ucuz olan her şeye şüpheyle değil ama imtina ederek yaklaşıyorum.
Bu pahada ağır bir alışveriş yaptığım anlamına gelmiyor.
Çünkü öncelikle almıyorum.
İhtiyacım yoksa hiç almıyorum.
Zira hiç birimizin bol keseden harcayacak parası yok.
Genelde fakir bir millet oluşumuz zaten dikkatli olmamızı emrediyor.
İç piyasada tüketiciye kakalanan ürün sayısının bir hayli fazla olduğunu söylemem bilmem gerek var mı?
İhracat artığı her malın Türk Halkının alımına fütursuzca sunulduğu inkâr edilemeyecek bir gerçek.
Bunu nereden anlıyoruz?
Herhangi bir ülkeye ihraç edilen gıda, ya da farklı bir malın bir müddet sonra kullanıma uygun olmadığı için iade edildiğini ben duyuyorum da, siz duymuyor, bilmiyor musunuz?
Özellikle Rusya’ya gönderilen sebze ve meyvelerin yarısı, hatta daha fazlası;
“Standartlara uygun değildir” şerhi vurularak geri gönderiliyor.
Peki sonra ne oluyor?
Pazarda çürük, satın alınmayan gıda malzemelerinin peşinde koşan ve tezgahların altına atılmış her şey fakir, fukara tarafından toplanılmıyor mu?
Haberleri izliyorsanız birçoğu tanınmış firmalara ait peynir, kaşar ve buna benzer gıdaların incelendiğinde zehirli sayılabilecek katkı maddeler ilave edilerek satışa sunulduğu, ilgili bakanlıkların tespiti sonrası kamuoyunun bilgisine sunuluyor.
Tereyağına patates…
Sucuk, pastırmaya sakatat katıldığı artık sıradan bir gerçek.
Haksız kazanç ve halk sağlığını tehdit edecek katkılar kullanan birçok ünlü firma listeler halinde yayınlanıyor.
Peki bu firmalar ne oluyor?
Hala çarklarını çevirmeye, bizi zehirlemeye devam ediyor.
Bu nasıl oluyor diye bana sormayın.
Bilen biliyor.
Ama onlar üretmeye, halkı kandırmaya devam ediyor.
Gelişmiş, ya da denetimlerin etkin olduğu ülkelerde bu tespit olunmuş olsa, bu firmalar veya kişiler hala ticaret hayatında olabilir miydi?
Bizde oluyor ama…
Katkısız ürün sayısı her gün daha da azalıyor.
Ne yazık ki, değişen bir şey olmuyor!
Ucuz diye aldığımız, hatta bilinen fiyatlarıyla tükettiğimiz çok sayıda ürünü haysiyetini kaybetmiş ve gerekli cezalarla men edilmemiş üreticiler yüzünden katkılarla bezenmiş gıdaları bilmeden, istemeden tüketmeye devam ediyoruz.
“Bize, bu halka reva mı”, diyeceğim ama;
Herkes üç maymunu oynamaya devam ediyor.
Olan da tüketiciye oluyor.
Şimdi başlıktaki soruyu herkes kendi adına cevaplasın;
‘Katkısız gıda kaldı mı?’