İKTİDAR mücadeleleri her zaman bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
İktidar derken bunu siyasal algılamayın.
Sporda, sanatta, sağlıkta, iş hayatında yani hayatın her karesinden bu mücadele var.
İnsanlar sadece öne çıkmakla yetinmeyip tüm güçleri de ellerinin altında bulundurma çabasına giriyorlar.
İşte ‘iktidar’ dediğim bu çabaların toplamıdır.
Niye öyledir, diye sormuyorum.
Sorulsa da cevabını merak etmiyorum.
Doğaldır…
Herkes bulunduğu kulvarda en üstte olmak arzusunu taşır.
Ama bunun kuralları var elbette.
Önce hangi sektörde ve iş dalında öne çıkmışsanız deneyimli olacaksınız.
Dolu olacaksınız...
Çevrenizle ve çevrenizi oluşturan her dinamikle uyumlu olacaksınız…
Yani, “Ben öne çıkayım herkes bana uysun” derseniz, olmaz.
Uymaz!
Özellikle bu kentte.
Çünkü Samsun’un bir karakteristiği ve gerçeği var.
Fiziksel, coğrafi özellikleri var.
Toplum yapısını oluşturan katmanlarda önemli dengeler var.
Bunları atlar, görmezden gelirseniz başarılı olmanız, olduğunuz yerde kalmanız mümkün olmaz.
Karadeniz’in en büyük kenti ve büyükşehridir Samsun…
Karadeniz’in her yöresinde yaşayan insana cazip gelen bir kenttir.
Yıllardır göç alır.
Nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ı, Doğu Karadeniz kökenlidir.
Kent dinamiklerine bakın…
İş dünyasına bakın…
Siyaset sahnesine bakın…
Bu doğal yapını yapılanmasına uygundur.
Şimdi bu kentin siyasetine, bürokrasine, ekonomisine yöne ve katkı verenlerin büyük çoğunluğu Karadeniz’in doğusundan gelip, yerleşmiş ve üretken olmaya çalışırken…
Siz onları, ‘tanımıyorum’ diyemezsiniz!
‘İstemiyorum’ diyemezsiniz!
Çünkü ‘Akıl yolu’ bu değildir.
Akıl onları tanımayı…
Yanlarında durmayı…
En azından, karşınıza almamayı öğütler.