KAMUSAL hizmetlerin konuşulması gereken yerlerde dedikodular ön plana çıkınca açık söyleyeyim, benim midem bulanıyor.
Hakikaten böylesi bir yozlaşma olabilir mi?
Görevi teslim alalı henüz sekiz ay olmuşken böyle konularla haberlerde tartışılmak ‘iş bilmezliğin böylesi’ dedirtiyor insana.
Bazen düşünüyorum yazılıp, çizilenler art niyetli mi?
Bir kasıt mı var, diye…
Çünkü yapıldığını iddia edilenlere bakıyorum.
Bana karşı değil herhalde.
Belediyeye doğal olarak da başkanlarına karşı…
Neden mi?
İlkadım Belediye Başkanı Necaattin Demirtaş seçimde kendisine çalışanları işe alamadığı için üzülüyormuş.
Normal.
Seçimde iş umuduyla performans ortaya koyanlar seçimden sonra parsayı başkalarının götürdüğünü düşünürlerse, üzülmekten başka ne gelir ki ellerinden.
Demirtaş, dürüst insan imajıyla yürüdü bu seçimde…
Öylece de kazandı.
Zaten kendisi hakkında şaibeye konu olacak bir şey duymadı kamuoyu…
Ama sadece dürüst olmak yetmiyor.
Öncelikle dürüstlük bir meziyet değil.
Sonrasında mesai arkadaşlarınızı da iyi seçmek ve şaibeden uzak tutmanız gerekiyor.
Zira ilk seçildiğinde de Demirtaş’ın yanındakilerden şikâyet vardı.
Bugün de var.
Bakın ne diyorlar?
Başkan yardımcıları kavga ediyor.
Meclis üyesi iş vaadi ile para alıyor.
Yarım maaş alan işçi, “Tedavi gören çocuklarım var” deyip tepki gösteriyor.
Müteahhit parası ile başkan yardımcısı dişlerini yaptırıyor.
Bütün bunlar doğru mu?
Değilse, bu suçlamaları getirenlere gereği yapılsın.
Doğruysa dürüstlük imajına ters düşenler açıklansın.
Yoksa her gün soracağız galiba
KİM bunlar KİM?