YILLARDIR yazar, çizerim…
Hep söylerim, ‘Ben önce bir teknik adamım ve hayatımı hep kendi mesleğimden kazandım.’
Ama bu yazmayı, konuşmayı beceremeyeceğim anlamına gelmiyor.
Kimi sever…
Kimi sırt döner.
Kimi okur…
Kimi burun kıvırır.
Ama kimse kişiliğime, kimliğime dair kem bir laf edemez.
Çünkü ben önce bu kentte doğmuş, büyümüş ve kentin kimliğini benimsemiş biriyim.
Yani yöre kolaycılığına kaçıp, kendime bir yer edinmeyi benimsemedim.
Adamım da olmaz benim.
Arkadaşlıklarım, dostluklarım vardır.
Asla sırt çevirmem.
Ama ölçülerimde, prensiplerimden de taviz vermem.
Bana yakınlığı ne olursa olsun, Samsun’a hizmet edenin yanında…
Bu kente hizmette eksik bırakanın karşısında olurum.
Daha dün bir iş insanı kardeşimin bürosunda çok radikal bir örnek verdim.
Sırf makamlara, hizmetlere bakış nedeni yüzünden 55 yıllık dostumla bir buçuk sene dargın kalmış bir adamım.
Dün öyleydi.
Bugün de öyle.
Her daim yanındayım.
Kim bu kentin hizmetindeyse…
Kim dost kabul ediyormuş, etmiyormuş bakmam.
Makamını, gücünü bu kent insanının hizmetine sunan her kişinin yanında yer alırım.
Vurmak, eleştirmek, küçültmek kolaydır.
Siz bir müddet öne çıkartır.
Ama uzun vadede düşürmeye çalıştıklarınızla sizde düşersiniz.
Önemli olan sevmeseniz de kişinin, makamın hakkını vermektir.
Sizi, siz yapar.
İnanılır, güvenilir kılar.
Biraz kendimi yazdım özür dilerim ama…
Yaptıklarıma…
Düşüncelerime…
Fikirlerime saygı göstermeyip, gereken değeri vermeyenlere bir hatırlatayım istedim.
Siz kimsiniz ki beni küçültebilesiniz?
Sahi, kimsiniz?
Kim?