HALKLA bütünleşmeyenin geleceği konuşulmaz.
Öncelikle oradan gelirsiniz.
Halk denilen kitlenin küçük bir parçasısınızdır.
Gün gelir bir şekilde fırsat bulur ön sıralara geçersiniz.
Bir meziyetiniz vardır.
Halkın sevgisine mazhar olacak bir eyleminiz…
Düşen birine uzattığınız bir eliniz…
Yani sizi bulunduğunuz yerde yüceltecek bir işleviniz…
Ondan sonra adımlarınız genişler.
Bir şekilde içinden geldiğiniz topluma hizmet edecek bir konuma gelir yetki, makam sahibi olursunuz.
Bunu herkes arzu eder de geldikten sonra kalmak, yücelmek ve anılmak için artık geçmişin sermayesi yetmez.
Farklılaşmanız lazım.
Hizmetlerinizle halkın gönlünde taht kurmanız.
Sizi yarınlara taşıyacak bir gönül birlikteliği lazım.
Bu, hizmetsiz olmaz.
Halkta uzaklaşmayla olmaz!
Hele, hele sizi oraya taşıyanları tanımazlıktan gelmeyle hiç olmaz!
Her gün yeni bir gündür zira…
İnsanlar sevgi bekler.
Şefkat bekler.
Samimiyet bekler.
Müşfik, anlayışlı ve hizmetkar olmanızı bekler.
Ha, talep olduğunuz yerde kalmak için geleceğe yönelik bir başka talebiniz olmayacaksa bu tavrı devam ettirmekte hiç beis yok.
Ama ben devam edeceğim.
Yeniden hizmete talip olacağım.
İnsanların sevgisine yarınlarda da mazhar olacağım diyorsanız,
Tanımazlar Sokaktan eski yuvanıza, halkın gönlüne taşınmanız lazım.
Zira bugünkü soğuk, umursamaz ve ben bilirim.
Ben kendime yeterim tavırlarıyla devam edecekseniz.
Yarın, bir gün vakti geldiğinde şu sözün gereği de yerine gelecektir;
“Kör Allah’a nasıl bakarsa, Allah’ta köre öyle bakar!’
Bilmem anlatabildim mi?