HEPİMİZİN atladığı şeyler var hayatın içinde…
Hep sahip olamadıklarımızı…
Hep yaşayamadıklarımızı…
Hep mutlu olmadığımız anlarımızı paylaşıyoruz.
Onlarla dertleniyor.
Onlarla öne çıkıp, ilgi bekliyoruz.
Siyah ve beyaz gibi aslında hayat…
Bu ikiye bölünmüşlüğün sadece karanlık tarafına yaslanırsanız,
Sizi mutsuzlukların beklediği aşikâr olacaktır.
Sadece sizi değil, hayatı paylaştığınız insanları da etkileyecektir bu seçim.
Gülümsemeyi unutacaksınız o zaman.
Paylaşmayı…
Dertlere ortak olmayı…
Cefaları beraber yaşamak kadar sefaları da paylaşmayı…
Siz üzgünsünüz,
Mutsuzsunuz diye,
Hayata karamsar bakmak ve yakınınızdakileri buna ortak etmek mecburiyetinde misiniz?
Oysa insanlar, sizden küçük bir gülümsemeyi,
Unutulmuş küçük bir teşekkürü bekliyor, biliyor musunuz?
Atladığınız bu küçük detayla mutlu olmayı.
Anlaşılmayı,
Ne kadar içten ve samimi olduklarının hissedilmesini…
Beraber yaşanası bu hayatta, yaşamın diğer yarısını da kullanmayı mutlaka becermelisiniz.
Hani o, beyaz olanı…
Ah, bir becerebilseniz…
İşte o zaman, karşınızdakilerde sizin için o beklentilerinize yönelik detayları benimseyecek ve atlamayacaklar.
Hayatın tamamı iyi veya tamamı kötü değil.
Böyle bir hayat yok zaten!
Zaman zaman hepsini yaşıyoruz, istemsizce…
Biraz gayretle hala yapılabilecek bir şeyler var.
Unuttuklarımız tarafında olanlar, onlar.
Bazen çok küçük şeyler ve detaylar, mutluluğun kapısını aralıyor bizim için.
Ama nedense hatırlamıyor,
Ve hatırlatmıyoruz…