RAMAZAN gelmeden önce gelmiş ve ülke olarak dengemiz bozulmuştu zaten.
İlk şok atlatılınca tedavi şekilleri geliştirilmeye başlandı.
Şimdi kesin sonuç için aşı çalışmasının nihayetlenmesi bekleniyor.
Koronadan bahsediyorum elbette.
Hani hafta sonları ve fırsat bulundukça evlere tıkılmamıza neden olan illetten.
Sadece bir hastalık olsa ve işimiz ondan kurtulma metotlarını geliştirmeye kalsa, kolay.
Ama öyle değil…
Hepimizi vurdu.
Hepimizden de öte, ülkeyi ve zaten dalgalanmakta olan ekonomiyi de vurdu.
İşyerleri kapandı...
Alışveriş merkezleri kapandı…
Küçük esnaf zorunlu tatile gönderildi…
Ülkenin yüz akı turizm, büyük darbe yedi…
İşsizlikler artmaya başladı.
Ücretsiz izinlerle yeni işsizler çıkmaya başladı.
Dı, dı, dı…
Gelişmiş ülkeler ne yaptılar bu süreçte?
Mali kaynaklarından fert başı rakamlar tespit edip, vatandaşlarının hesaplarına yatırdılar.
Böylelikle işgücü kaybı ile insanların mağdur olmalarının önüne geçildi.
Bizde de 1000 liralık bir yardım planlandı ama kimi aldı, kimi baktı…
Aynen maske dağıtımında olduğu gibi...
Her şeyin başı para tabi.
Para olmayınca tökezlemeler başlıyor.
İşte tam da bu arada belediyeler girdi devreye.
Para konusuna girmeyeceğim ama ayni yardımlarda başı çektiler.
Mübarek günlerde insanların perişan olmasının önüne geçmeye çalıştılar.
Bugünler imece günleri.
Her kişi, kurum, kuruluş veya dernek gücü oranında halkın ve üyelerinin yanında olmalı.
Olan olmayana koltuk çıkmalı!
Çıkıyorlar da…
16 milyonluk İstanbul’da, 6 milyonluk Ankara’da, 3 milyonluk İzmir’de her şey tastamam.
Dönüyorum kentime;
Biz de kumanyayı verdin vermedin olayı…