ÇARPIK kentleşme ve yanlış tercihler sonucunda kent yaşamındaki konforu sürekli yitiriyoruz.
Özellikle Atakum bölgesinin hem konut alanı olarak hem de devletin kamu hizmet alanı yatırımları olarak birincil derecede tercih edilmesi bu konforun kaybında en önemli etkenlerden biri.
Emniyet Müdürlüğü’nün Sosyal Güvenlik Kurumu ve SASKi’nin yeni hizmet binaları için Atakum’un hemen giriş bölgesinin seçilmesi.
Gençlik Merkezi ve Olimpik Havuz için deniz kenarına ve ana artere yakın konumların seçilmesi bir yığın mahsurlarında beraberinde gelmesini sağlıyor.
Bu mahsurlardan en önemlisi trafik yoğunluğunun artması.
Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı’nın açılması şehirlerarası trafik katkısını bir nebze azaltsa da, Batı Çevre Yolu’nun henüz devreye girmemesi nedeniyle çözüm nihai katkıyı sağlayamıyor.
Sabah ve akşam pik saatlerdeki yoğunluğu ise bu işin tuzu, biberi.
Öyle ki bu yoğunluk doğu-batı aksındaki tüm bölgeyi kapsıyor.
Kirazlık-Sanayii mevkiinden Samsun’a seyir edecek olanlar akşam 17.00’den sonraya kaldıklarında başlarına ne geleceğini biliyor mesela.
Aynı şey yıkılan stadyum yolunda da, şehir içinde eski Tekel ve Cengiz Topel kavşaklarında, 100 Yıl Bulvarı, Shell, Cumhuriyet Meydanı, Büyük Camii, Liman, Karayolları, Endüstri meslek Lisesi, Yeşilyurt, Türk-İş Kavşaklarına kadar silsileli bir şekilde yaşanıyor.
Aynı saatte mesaiden ayrılanların belki de yüzde 60’ına yakınının zorunluluğu tercihi olan bu güzergah belli saatler arasında her geçen gün periyodik artışla çileye dönüşüyor.
Bir de bu insanların haklı olarak evlerinin akşam alışverişlerini yapmak için Atakum girişinin ilk 500 metresinde duraklamak zorunluluğu işleri daha da çıkmaza sokuyor.
Artan araç sayısı…
Mesken bölgesi olarak belli yerlerin tercih edilmesi bu çilenin artarak devam edeceğinin somut işaretidir.
Yerel yönetimlerin imar tercihlerindeki bilinçli hatalarla kat yüksekliklerinin arttırılarak insan yoğunluğuna yaptıkları katkı, bu hatalı gelişmenin en çok destek bulduğu kararlardır.
Parası olana Atakum’dan ev alma diyemezsiniz.
Aynı şey yeni araç alacak olanlar içinde geçerli.
Yeni kararlarla bir duraklama devri yaratılabilir ama…
Yüksek katlı yapı yapımına dur denilebilir.
Otoparkı olmayan mesken ve iş yerlerine artık geçit verilmeyebilir.
Yeni ulaşım aksları açılabilir.
Mevcut yollar genişletilebilir.
Mesela Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı bugünkü haliyle 25 metredir ama 40 metre olarak planlanmıştır.
Yapılacak kamulaştırmalarla bu ölçüye ulaştırılabilir.
Bunun ötesinde Valilik eliyle yapılacak çok basit bir işlem vardır ki ben bu kararı almada zorlanmayacaklarını düşünüyorum.
Mesela bazı resmi dairelerin sabah ve akşam mesai saatleri değiştirilebilir.
Böylelikle oradan ayrılan nüfusun aynı saatte trafiğe çıkmasının önüne geçilmiş ve pik saatlerdeki trafik yoğunluğu önlenmiş olabilir.
Benimki bir düşünce ve öneri sadece.
Devlet herhalde daha iyisini düşünür ve gereğini yapar.